KÖTÜLÜK ÖĞRENİLEN BİR ŞEYDİR
Konya’da kendisine emanet edilmiş savunmasız bir köpeğin kafasına küreği indiren işçiyi muhtemelen fazla geçmeden unutacağız. Bu sahici şiddeti Eskil Vogt’un filminin küçük zalimi Benjamin’in önce apartmanın tepesinden atıp sonra kafasına ayağıyla bastığı kedi sahnesiyle karşılaştırabilirsiniz. Benjamin bundan sonra zaptedilmez bir Freddy Krueger’e dönüşüyor. 3’ü ergenlik öncesinde olduğu için biri ise otizminden ötürü cinsiyetsiz kalmış dört “saf” çocuğun hikayesinin korkutucu ve rahatsız edici pek çok yönü var. Ölümler, öldürmeler, kanlar, tuhaf olaylar. Yine de şiddetin asıl özne ve nesnesinin zahirde gördüğümüz katil ve kurbanlar olmadığını düşünüyorum. Otizme dair daha fazla kafa yormalıyız. Nasıl oldu da doğa üstü güçlerini zirveye çıkarmış olan Benjamin’i otizmli Anna alt etti. Otizm bir hastalık mı yoksa görülmeyeni gösteren bir anahtar mı? Kızdığı herkesi hem de oturduğu yerden yok eden bir zalimin hakkından gelebilecek tek kişinin Otizmli olma