KRALLIK 7 : GARGANTUANIN KOCAMAN AĞZI
Dünya
edebiyatına armağan edilen ilk romanlardan biri de Gargantuadır. Bu her şeyi yutan mitolojik devden esinlenen
Rabellais eseri hem eğlenceli hem
ürkütücüdür.
Bölümlerin
adına daha çok dikkat eder olunca 7. Bölümün adı da zihnime ister istemez işlendi.
Gargantua muhtemel ki Krallıkı işaret ediyordu . Ama illa ki bir kişiyi işaret
etse muhtemel ki hastaneyi şeytani güçleriyle etkisi altına alan Age Krüger’i
gösterirdi.
Bir önceki
bölümde Rahibi öldürenin o olduğunu anlamakla kalmadık, hastanede de şeytanla bayağı içli dışlı olan
birilerinin olduğunu tahmin ediyoruz.
Zombi ilacı
içerek kendinden geçen asistan doktorun krematoryum fırınına girmeden son anda
vefakar hastane görevlisinin dikkatiyle tabuttan çıkarıldığını anlıyoruz. Asistanımız daha bir bilenmiş olarak hayata geri dönüyor. Hastanedeki hiyerarşiyi
derinden sorguluyor ve yeni bir düzen talep ediyor.
Ucube bebek
için işler iyi gitmiyor. Bedeni ruhuna çok ama çok büyük geliyor. Kemikleri o
kadar büyüdü ki artık ancak tavana asılan bir düzenek içinde durabiliyor.
Kardeşinden neredeyse 100 yıl sonra dünyaya gelmesinin diyetini bu şekilde öder
gibi.
Ruhçu
teyzemiz neredeyse tüm sırlara erdi ama ve şeytanın varlığını anladı. Bundan
hastaneyi kurtarmayı başaracak mı?
Hastane
başhekimi için psikolojik meseleler öne çıkmış durumda . Kendisini bu denli
zora sokan dertlerin ne olduğu konusunu anlamaya gayret ediyor. Sahip olduğu ünvanın getirdiği sorumluluklar
onu fazlasıyla zorluyor olmalı ki yetkilerini devrettiği yetmez gibi daha
sıradan sorumlulukların peşine düşüyor. Kariyerinin ilk günlerine geri dönmeye
çalışıyor. Acil serviste gezinip kendine uğraş arıyor.
Uzman
doktorumuz ise bir İsveçli olarak Danimarka adalet sistemine güvenini çoktan
yitirmiş durumda . Mahkeme celbini almayarak süreci uzatmanın en iyi çözüm olduğuna
inanmış. Hasta çocuk Mona ise derdini anlatmak için tahta küplerden yardım
arıyor ama etrafındakiler çocuğun sesinin duyulmasını ister gibi görünmüyorlar.
Bulaşıkçı çiftimiz
ise bir sonraki episodun (en azından şimdilik ) son olacağının bilinciyle
hikayenin bir yerlere ulaşması ve dertlerin biraz olsun azalmasını diliyorlar.
Gerçekten de
Krallık 25 yıl sonra tekrar açmak üzere kapılarını kapamak için sadece tek bir
episodu bekliyor. Dijital devrimin hemen öncesindeki bu hikaye çeyrek yüzyıl
sonra tekrar devam edeceğinin farkında mı emin değilim. Bunu anlamak için bir
sonraki bölümü beklemek gerekecek.
Tek bir
episodda bu 7 bölümlük kaosun bütün düğümlerinin çözülmeyeceği aşikar . Yine de
aradan geçen sürenin uzunluğuna baktığımızda pek çok soruya yanıt bulunacağı su
götürmez.
Bütün
bunları anlamak için 8. Episodu izlemek gerekecek.
Bu arada hastanede küçük çaplı bir operasyon geçirdim. Krallıkla
bu kadar içli dışlı geçen günler sonrasında bir Hastaneye bakışımın dönüştüğünü gizlememem gerekiyor. Gerçekten
de hastane personelinin arasındaki ilişkiler, iletişim ve hikayeler belki de
tedavi sürecinin bir parçası olmayı fazlasıyla hak ediyor.
İnsanın en
savunmasız haliyle bedenini emanet ettiği hastanenin mekanik bir düzende
işlediğini sanmak büyük bir yanılgı
olur. Krallık’ın tekinsiz havası belki de bir hastane için çok da rol model
olabilecek bir nitelik taşımıyor. Yine de yakın zamanda bir hastanın taciz
edilmesi sonrasında yaşananlarla öne çıkan bir hastanede insan ister istemez
kafasından bu düşünceleri atamıyor.
Hastane ve
İnsan arasındaki ilişkinin doğa üstü boyuttaki detayları ne denli akıl almaz
olsa da insanın tuhaf davranışların arka planındaki sebepleri bir şekilde bulma
çabası hep devam edecek.
Yorumlar
Yorum Gönder