KRALLIK 4 : HİÇBİR KÖTÜLÜK ÖDÜLSÜZ KALMAZ

 


Krallık 4. Bölümle beraber Lars Von Trier’in her bölümün sonunda zuhur ettiğinde ifade ettiği son cümleyi zihnimize kazıyor. Çünkü belirgin biçimde kötüler kazanmaya başlıyor.

Kötülüğün yada kötücül olanın bütün varlığıyla ağırlığını hissettirdiği bir evreye giriyoruz.

Hemen tüm cepheler kötülerin açık ara zaferine tanık oluyor. Hamile doktorumuz ucube bebekin doğumuna  engel olamıyor. Ruhçu teyzenin tüm çabaları tam da tersine sonuç veriyor ve hastanenin içi hayalet panayırına dönüyor. Hırsı aklından geride diye övdüğümüz doktorumuz ise bizi hayal kırıklığına uğratıp tümörle bir süre daha birlikte kalmayı tercih ediyor.Hem kendi hayatını riske atıyor hem de kendisi için bulunan karaciğerin buna ihtiyacı olan bir başka hastaya ulaşmasına , yani insanlığa faydasına engel oluyor. Uzman doktor ise bu zamana kadar bilimsellikle kendini gösterirken birden Vudu büyüsünden yarar sağlamaya   karar verip, kendisine aşkla bağlı kadını da bir katil adayına dönüştürürüyor. Bütün bu kötülükler sergisi içinde tek iyi sayılacak haber ise bu zamana kadar kabuslardan dertlenen genç doktorumuzun birden en tatlı rüyaya sonra da o rüyanın gerçek çıkmasına kavuşması oluyor.

Krallıkta kötülüğün önemli ölçüde ipleri ele geçirdiğine kuşku duymuyoruz. Bütün bu kötülük senfonisinin “resitativ”ini ise down sendromlu bulaşıkçı ikilimiz sunmaya devam ediyor.

Söz onlara geçtiğinde hikayenin boşlukları dolmuş oluyor.Tabi onların da giderek saflarını kötüye doğru çektiklerini daha doğrusu kazanandan yana olmanın keyfini tercih ettiklerini düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

Krallık’ın nesiller boyunca çalmaya devam eden kötülük senfonisinin orkestra şefi ve bestecisinin adını artık öğrendik. Zalim Age Krüger kızının ona yolladığı laneti üzerinden atamamış belli ki? Peki onun tekrar hastaneye geri dönmesi için aracı olarak kullandığı doktor buna nasıl razı oldu?  Doktorun ona hiçbir söz vermeyen bir adamdan bebek yapmakta tereddüt etmemesi biraz tuhaf değil mi? Gerçi sonradan başarısız da olsa geri adım atıyor ama belli ki  bu lanetli ruha derin bir bağlılıkla yaklaşmakta tereddüt duymamış.

Krallık bir yandan akla ziyan ruhsal fırtınalarla çalkalanırken diğer tarafta ise hastanenin modern tıbbı halka yakınlaştırma çabaları ise naif biçimde sürmektedir.

Bakanın Hastane Müdürü ile beraber hastaneye teftiş için gelmesi bu çabaların sonuçlarını deneme amaçlı olsa da netice pek de parlak olmaz.

Hastanenin tüm acaiplikleri denetimin önünde kendini açık eder. Başhekim tüm korkularının gerçek olduğu bu süreçte belki de çocukluk travmalarını aşmak için bir şans elde edebilir. Tabi bunun böyle olup olmayacağını bilmiyoruz.

Diğer tarafta;  Bakan beyin hastaneyi terk ederken bir hayalet katarı ile yüzyüze gelmesi en azından Hastane hakkındaki olumsuz yargılarını düzeltmese de bu tuhaf kuruma bulaşmanın pek de akıl karı olmayacağını gösterebilecektir.

Panoramasını özetlediğimiz dördüncü bölümle beraber Krallıkta normal davranan  hiçbir birey olmadığını görüyoruz. Krallıktaki tüm karakterler psikolojik olarak sorunlu. Bu saptamayı bir adım daha ileri götürdüğümüzde aslında dünyadaki hemen herkesin bir yönüyle psikolojik sorunları olduğunu , normal diye bir şeyin ise mümkün olmadığını düşünebiliriz.

Lars Von Trier bize en anormal görüneni normalleştirirken , normalin yada vasatın savunusunu yapanların nasıl ağır takıntılarla malul olduğunu gösteriyor.

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum