Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR SOSYOLOJİ DERSİ NİYETİNE: ANTONIA

Resim
   İsmet Özel Akla Karşı Tezler şiirinde şu dizelerle bize seslenir: “Köylüleri niçin öldürmeliyiz? bu sorunun karşılığını bulamıyorum içinden çıkılmaz bi olay, ama önemsiz köylüleri öldürmesek de olur hatta onların kalın suratlarını görmezlikten gelebiliriz”   Antonia’yı izlerken eski toplumun çağlar ötesine emanet ettiği köylülüğün tam da İsmet Özel’in tarif ettiği haliyle karşılaşırız. Sosyoloji’ye giriş derslerinden kopup gelmiş bir köy tarifi ve betimlemesi çıkar karşımıza. Filmin 1990’lı yıllara ait olması ister istemez bir naiflik algısı verir.   Barış Manço’nun dediği gibi "İsmail’e inen koç kurban edilmişti" ama cep telefonu daha icat edilmemişti 1995’te. Cep telefonsuz bir neslin 7’den 77’ye daha sahici olduğunu düşünüyorum. Filmin başlangıcına sinen bu demodelik kısa bir süre etkisini gösteriyor ve ondan sonra ısınan film insanın sahiciliğine dönüşüyor. Arka planda cayır cayır tarımsal faaliyet yapılan köyde kurulan hikaye hayatlarında cep t

ROUMI IN NORWAY

Resim
The state, religion, family and all social structures have already discovered the most severe weakness of an intelligent creature who has lived in a 5 billion-year-old solar system for a maximum of 80-100 years. The biggest of the existential problems of man is the feeling of guilt. If we behave well, we will become good citizens, we will go to heaven, our family loves us very much, we will achieve success in our businesses etc. We shouldn't even think about doing evil, let alone doing it.After all, the greatest judge of a person is nothing but his conscience? If that's the case, it's enough for us to even think about evil so that we can get punished. So what is good? What is bad?Who will decide this? For ages, the dominant power that has taken the hegemony of the good into its hands has   done its best to subject people to the good. Of course, we are talking about the order that man established after the famous agrarian revolution. Villages, towns, cities, princes, kings,

VOICE OF LAMB

Resim
 Few people who have watched The Silence of the Lambs remember the role of the Lambs in the film, which gave the film its name.  For Christians, the escatalogical value of the lamb is many. We also like little loved ones as lambs, and call those we have a little compassion for, as lambs. A lamb is a sheep's cub. Any lamb who doesnt turn into Cutlets, skewers , cutlets from minced meat, etc. will become sheep. Therefore,  being lamb is a temporary state of existence. Being like a lamb is no so bad, but being like a sheep is not that good. There have not been many sheep left in nature since humans domesticated sheep. There are mountain goats, but mountain sheep are much less. After all, the goat's abilities are much greater than the sheep's, and it is not one of them to wander so much on mountain slopes. Humanity has turned the world into its kingdom by subjugating everything organic and inorganic to itself. There is no organic and inorganic world existence that human

WHY SHOULDN'T WE WATCH A HANEKE MOVIE

Resim
Somewhere in Michael Haneke's films,  control is lost  and  blood splashes  on the screen. This is the rule. People lose themselves in some way, and the conflict becomes so deep that the point of no return becomes ordinary. Watching Haneke movies is a loss of innocence. He tells us that nothing is as it seems and cannot be . And innocence is always remembered with sincerity, transparency and simplicity. If they don't exist, there's no innocence. Watching Haneke's Pianist for the first time in 20 years after its shot, I still had hope. How you annihilate a pianist woman. Isn't music the cure for your troubles and pains? If you are getting along with Haneke, No. Although he becomes refugee to music, Haneke is Haneke, and the point you will reach is regret. You hope that you will find a way out by listening to the music, whereas the music pulls you towards the abyss. Because the path you are looking for yourself in life will never be full of comfort. Comfort includes i

2 MOTHERS AND 2 DAUGHTERS

Resim
  Memory makes us human. So what exactly is memory? Is memory just a set of instructions that lead us to do what we do right? Memory is actually a person's home, which he always returns to. Memory comes to us with thresholds. The cycle between mothers and daughters is perhaps the highest and most insurmountable of these thresholds. A mother    is connected to her daughter  by the strongest ties which are invisible and vice versa As in that funny riddle, 2 mothers and 2 daughters are actually 3 people but appear as 4 people. The French film "Petite Maman" has 2 mothers and 2 daughters, and 4 people. But this time it's really 4 people, not figuratively. The deceased is the mother, the elder is the “mother”, the younger is the “mother” and the daughter. Sezai Karakoç has placed the trace left by the deceased mothers on the following 4 strings: “When the mother dies, the child In the loneliest corner of the garden A black rod in her hand A little stain on her mouth” It is

2 ANNE 2 KIZ KAÇ KİŞİDİR ?

Resim
  İnsan hatırlayan hayvandır. “Homo Mimeticus” desek yanlış olmaz . Hafıza insanı insan yapar. Peki hafıza tam olarak nedir?   Hafıza sadece bizi yaptıklarımızı doğru düzgün yapmaya yönelten yönergeler dizisi midir? Hafıza aslında insanın evidir hep   döndüğü. Bellek bize eşiklerle gelir. Anneler ve kızları arasındaki döngü bu eşiklerin belki de en yükseği ve en aşılmazıdır. Anne annesine anne kızına kız annesine görünmez yani en güçlü bağlarla bağlıdır. O komik bilmecede olduğu gibi 2 anne 2 kız aslında 3 kişidir ama 4 kişi olarak görünür. Fransız filmi küçük annenin 2 anne 2 kızı da 4 kişi.   Ama bu defa mecazen değil gerçekten 4 kişiler. Ölen anne, büyük “anne”,   küçük “anne” ve kız.    Sezai Karakoç ölen annelerin çocuklarında bıraktığı izi şu 4 dizeye sığdırmış: “ Anne ölünce   çocuk Bahçenin en yalnız köşesinde Elinde bir siyah çubuk Ağzında küçük bir leke ” Bu filmi çeken Fransız yönetmenin Sezai Karakoç’u tanımaması büyük şanssızlık çünkü neredeyse şiirin

NEDEN HANEKE FİLMİ SEYRETMEMELİYİZ

Resim
  Michael Haneke’nin filmlerinin bir yerinde hep kontrol elden çıkar ve ekrana kan sıçrar. Bu kuraldır. İnsanlar bir şekilde kendilerini kaybeder ve çatışma öylesine derinleşir ki geri dönülemeyen nokta sıradanlaşır. Haneke filmlerini seyretmek masumiyetin kaybıdır.   Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ve olamayacağını anlatır . Ve masumiyet her zaman samimilik, şeffaflık ve basitlikle anılır. Eğer bunlar yoksa masumiyet de yoktur. Haneke’nin Piyanist’ini   çekilişinden 20 yıl sonra ilk defa izlerken yine de bir umudum vardı. Piyanist bir kadından   nasıl   yokoluşa varabilirsiniz. Müzik dertlerin devası ve acıların çaresi değil midir? Haneke ile yol alıyorsanız değil. Müziğe iltica etse de Haneke Haneke’dir ve varacağınız nokta pişmanlıktır. Siz müziği dinleyerek kendinize bir çıkış bulacağınızı umarsınız oysa ki müzik sizi uçuruma doğru çeker. Çünkü yaşamda kendinize aradığınız yol hiçbir zaman konforla dolu olmayacaktır.   Konfor masumiyet içerir ama ne dedik masumiyet b

KAÇIK İNSANLIK

Resim
  İnsanlığın   cinselliği günah ve suç olarak görmesinin tarihi tam olarak ne zamandır?   Muhtemel ki ilkel toplumdan tarım toplumuna geçiştir bu algı değişiminin müsebbibi. Ne zaman ki Kadın Egemen toplum Erkek Egemen’e evrildi insanlık da tabuları,ayıpları, günahları, namusları keşfetti. Televizyonda yada video oyunlarında adam öldürmek cinayet son derece sıradan görseller olarak arz edebilir. Ama bir kadınla erkeğin birlikteliğini azıcık aleni yayınlayan bir film anında ahlaksız damgasını yer. Cinsel yayınlar poşetlerde satılır vb. İnsan öldürmek   kabul görürken, insan yaratmak için yürütülen faaliyet mutlaka mahremiyetin sınırlarına tabi olmalıdır. Şimdi yazıya konu filmi Mubi’de seyredenlerin bir kısmı filmin ilk 3 dakikasının pornhub’dan fırlamış görselliğini öne sürüp yapısal tartışmalara girebilir ama konumuz o değil. Aziz Nesin’in Yeşil Renkli Namus Gazı hikayesini bulup okursanız aslında bu Türkiye’ye oldukça fazla adamın bu konuyu bundan 50 sene önce tespit ettiği

KUZUNUN SESİ

Resim
  Kuzuların Sessizliği’ni izlemiş   çok az insan filme adını veren Kuzuların filmdeki rolünü anımsar. Hristiyanlar için kuzunun eskatalojik değeri çoktur. Biz de ufaklıkları kuzum diye sever, azıcık şefkat beslediklerimize kuzu diye sesleniriz. Kuzu koyunun yavrusudur.   Pirzola, şiş , külbastı   kıyma vb olmayan her kuzu koyun olacaktır. Dolayısıyla kuzuluk geçici bir varoluş halidir. Kuzu gibi olmak vardır ama koyun gibi olmak biraz kötüdür. İnsanlar koyunları evcilleştirdiklerinden bu yana doğada koyun pek kalmamıştır. Dağ keçisi vardır ama dağ koyunu çok daha azdır. Sonuçta keçinin yetenekleri koyundan çok daha fazladır ve öyle dağ yamaçlarında fazla dolaşmak bunlardan değildir. İnsanlık organik ve inorganik ne varsa kendine teba ederek dünyayı krallığına çevirmiş durumdadır. İnsan zekasının dönüştüremeyeceği organik ve inorganik bir dünya varlığı bulunmamaktadır. Otlardan , Ağaçlara, Sümüklüböceklerden Fillere , Hamsiden Balinaya, Sivrisinekten, Kartala doğanın tamamı ya