BİR SOSYOLOJİ DERSİ NİYETİNE: ANTONIA

  


İsmet Özel Akla Karşı Tezler şiirinde şu dizelerle bize seslenir:

“Köylüleri niçin öldürmeliyiz?

bu sorunun karşılığını bulamıyorum

içinden çıkılmaz bi olay, ama önemsiz

köylüleri öldürmesek de olur

hatta onların kalın suratlarını

görmezlikten gelebiliriz”

 

Antonia’yı izlerken eski toplumun çağlar ötesine emanet ettiği köylülüğün tam da İsmet Özel’in tarif ettiği haliyle karşılaşırız.

Sosyoloji’ye giriş derslerinden kopup gelmiş bir köy tarifi ve betimlemesi çıkar karşımıza. Filmin 1990’lı yıllara ait olması ister istemez bir naiflik algısı verir.  Barış Manço’nun dediği gibi "İsmail’e inen koç kurban edilmişti" ama cep telefonu daha icat edilmemişti 1995’te. Cep telefonsuz bir neslin 7’den 77’ye daha sahici olduğunu düşünüyorum.

Filmin başlangıcına sinen bu demodelik kısa bir süre etkisini gösteriyor ve ondan sonra ısınan film insanın sahiciliğine dönüşüyor.

Arka planda cayır cayır tarımsal faaliyet yapılan köyde kurulan hikaye hayatlarında cep telefonu görmemiş bir oyuncu kitlesiyle zamanın ruhu, zeitgeist misali bir kurguyu gözler önüne seriyor.

Köylülüğe dair iyi ve kötü ne varsa hepsini birebir  görüyor ve gözlemliyoruz.  Cinsellik, doğurganlık, ölüm , hastalık, yoksulluk, çalışma , doğayla içiçelik  tüm varlığıyla ve en sade haliyle karşımıza çıkıyor.

Kalın surat ve elleriyle kolayca vahşileşebilen köylülük halinin en dolaysız betimlemelerine şahit oluyoruz.  Küçük ve sınırlı bir toplumun ne denli acımasız, riyakar, sır saklayan ,içine kapanık hali varsa birebir sergileniyor sırasıyla.

İnsanların savunmasız bir şekilde doğada yer alması diye tanımlayabiliriz köy yaşamını. Bir taraftan sıkar ve boğar. Diğer taraftan kötülük yapmak için fırsat ve olanak verir.

4 kuşaklık bir Kadın soyunun bu köyün dönüşümü için ifade ettiği anlam ise   bizi eski toplumdan moderne taşıyan köprü olur. Köye dışarıdan gelerek geleneğe müdahale eden ama köyün üretim ilişkilerinden de uzak kalmayan Antonia’nın kızı, kız torunu  ve torununun kızı ile bugünlere yaklaşan hikaye modernitenin köye girişini de bu 4 kuşaklık feminist sülale ile sağlar.

Üretmek için köyün koşullarına muhtaç da olsa patriarkı redderek kadın egemen bir varoluş ile filmin akışını eski toplumdan bu günlere çevirir Antonia. Antonia’nın çizgisi kadınların tercihlerini dolaysız biçimde ifade etmelerinin Modernitenin asli özü olduğunu bize kanıtlar.

Kadınlar erkeklerin gölgesine gerek duymadan da varlıklarını sürdürebilir. Erkekler onlara hiçbir şeyi dikte edemez. Ancak çok isterlerse onlarla beraber yol alabilir. Ama kuralları kadınlar yazacaktır. Kadınların toplumun kenara attığı dezavantajlı bireylerle de işbirliği yapmaları bu kurallar arasında yerini bulur.

Eski Toplum erkeklere aittir. Yenisi, Moderni bütünüyle Kadınlara ait olmasa da artık paylaşmak zorunlu hale gelmiştir.

Erkek Kadın diyalektiğinin yeterince derinleştirdiği hikayenin 3.boyutunda ise erkek de olsa kadın da olsa insanın ortak çaresizliğini ve yalnızlığını haykıran bir sesle tanışırız. Eğri Parmak’ın Nietzsche ve Schophenhauer arasında  gidip gelen dersleri ve okumaları kadın yada erkek , köylü yada şehirli, arkaik yada modern ayırt etmeksizin insanın o derin sıkıntısını ifade eder ve hayatın anlamını sorgulatır.

Köyde bile hiç evinden çıkmadan hayatını sürdüren Eğri’nin 4 kuşak kadına da değerek tükenen hayatı kaçınılmaz olarak intihari bir sona evrilir. Hayat ne yaparsanız yapın manasızdır, yüktür ve yokoluşa dönüşür  fikriyatını akıllara kazır.

Eski Toplum , Modernite ve Değişmeyen İnsan Kaderine dair Antonia filminin daha değdiği bir dolu başlık var. 2. Dünya Savaşı anı ve acıları , din, şehirleşme, akademi, deha,  sanat vs filmin sözünü esirgemediği başlıklar arasında yerini alıyor.

Flaman ressam Brueghel’in tablolarında görselleşen köyün o muzip, saldırgan, şeytani ve saf görüntüsünün  sosyoloji ile harmanlanmış sinemasal ifadesi desek yanlış olmaz Antonia’ya. 

Özenilen Hollanda toplumunu dönüştüren asıl  varlığın kadının özgürleşmesi olduğunu biliyorduk. Antonia bunu bize bir kez daha anımsatıyor.

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum