DOPİNG SADECE SPORDA MI OLUR?


 


Hayatta kendimi gerçekten iyi hissettiğim anlar arasında kocaman bir yokuşun tepesine bisikletle tırmanıp oradan aşağıya kendimi bırakmak en önde gelir.

Bisikletle yokuş çıkmak ne kadar zorsa da bunu profesyonel bisikletçilerin yapışına şahit olmak bir o kadar görkemli ve hayret vericidir.

Sıradan fanilerin; yani bizlerin ancak düz yolda yaptığımızda sevindiğimiz hızları az ve orta eğimde yapar bu insan ötesi varlıklar.

Daha da dik “katır bayıltan” yokuşları ise sizin ancak bisikleti sırtınıza alarak yada 50 metrede bir durarak yapabileceğinizin çok ötesinde hızlarla tırmanırlar.

İnsanın kendi enerjisini kullanarak ilerleyebildiği tek ulaşım aracı olan bisikletin özellikle yokuşlarda, dağlarda bu akıl ötesi yolculuğunu hep heyecanla izlerim.

Bisiklete dair bundan önce iki yazı kaleme almış ve hayat ile bisiklet sürmek arasındaki koşutluğun altını kalın kalemle çizmeye çalışmıştım.

Bisikletin hayata dair söyleyeceği sözlerin en ilginci ise 21. Yüzyılın belki de en unutulmaz sportif sahtekarlığını bisiklet sporu üzerinden gerçekleştiren Amerikan Lance Armstrong’a dairdir.

Lance Armstong’un peri masalına benzeyen başarı hikayesi , Bisikletin en zor yarışması olan Fransa Turunda elde edilen 4 sene üst üste şampiyonluktan kaynaklanıyordu.

Bu büyük şampiyonluğu taçlandıran daha da anlamlı kılan ise Armstrong’un yakalandığı testis kanserinden kurtularak spora geri dönmesi ve şampiyonluk elde etmesi.

Kısacası Armstrong sadece bir sporcu değil bir rol model. Kanser hastaları için milyonlarca dolar bağışın toplanmasına vesile olan sosyal sorumluluk projesi.

Bütün bu hikaye içinde sorunlu olan tek bir şey var.

O da Lance’in aslında bir hilekar olması.

Lance Armstrong’un bu akıl almaz organizasyonun detayları için Stephen Frears’ın yönettiği The Program  



 filmine göz atmanız gerekecek.

 

Burada bisiklet sporunun teknik bir detayını izah etmek gerek.  Bisikletçiler ne kadar iyi olursa olsun yokuş çıkma meziyetleri yoksa dünyanın en prestijli yarışı olan Fransa Turunu veya bunun muadili İtalya ve İspanya Turunu kazanmalarına imkan yok.

Lance’in de sorunu şu ki onun yokuş çıkma kapasitesi mahdut. Yani ne yaparsa yapsın iyi bir yokuşcu olamaz. Aslında bu temel olarak sporcu fizyolojisine bağlı teknik bir detay. Yani siz ne yaparsanız yapın iyi bisiklet sürseniz dahi o yokuşları en önde çıkacak bir potansiyeliniz yok.

Burada kritik soru “ne yaparsanız yapın” . İşte ne yaparsanız yapın dediğinizde iş kuralların ötesine geçiyor ve spor tarihinin gördüğü en organize dopinglerden biri yapılıyor.

Organize olması sadece Lance ve ekibinin işleri mahir yürütmesinden değil. Birlikte bisiklet sürdüğü rakiplerinin sessiz onayı yada dopingi tespitle mükellef olan kurumların göz yummasından kaynaklanıyor.

İşin aslı tam da Leonard Cohen ustanın dediği gibi;

“Herkes biliyor, geminin su aldığını.

Herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini.

Ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu.”

Ancak çok uzun zaman sonra bir başka bisikletçinin itirafı ve konuyu takip eden bir gazetecinin çabaları Lance Armstrong’un aslında hiçbir zaman o zaferleri hak etmediğini ortaya çıkarıyor.

Bütün madalyaları geri alınırken, sponsorluğunu üstlenmiş firma da önemli bir mali yükten kendini kurtarıyor.

Bisiklete dair bu hikayenin bir tarafında hiçbir zaman başarıyı, en azından bu seviyede başarıyı hak etmemiş bir sporcunun er yada geç ifşa edilmesi var. Diğer tarafında ise kanser gibi korkunç bir hastalığın pençesine düşmüş insanlara yardımcı olmuş bu hile oyunu.

Lance Armstrong’un hiçbir zaman kazanamayacağı yarışları kazanarak kendini zirveye çıkarması ve etrafındaki herkesin uzunca bir süre buna sessiz kalması çevremize baktığımızda bize tuhaf gelen  pek çok durumu da açıklamıyor mu?

Sporda doping olur da iş hayatında olmaz mı? Politikada olmaz mı?

Lance’in tabutuna çivileri çakalım ve onu en derin çukura gömelim.

Peki doping kontrolüne tabi olmayan hileleri , ayak oyunlarını ve düzenekleri ne yapacağız.

Spor’un insan bedeninin sınırlarına tabi kuralları içinde kanına ve başka vücut sıvılarına bakarak hilekarın sırrına vakıf olunuyor.

Peki diğer sahalardaki hileleri, kural dışılıkları, haksızlıkları nasıl tanıyacağız?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum