Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum


 


Her şeyi bitirmeyi düşünüyorum.Bu sözü kendinize hiç söylediniz mi?

Yada söylediğinizde aslında hissettiğiniz tam olarak neydi? 4 yada 3 kelimeden ibaret bir ifade. Her şeyi tek mi 2 mi saydığınıza göre değişir.İş hayatında özel hayatta ve belki bizatihi hayatın kendisinde .

Bu sözle karşılaşmak aslında nefes kesici bir an. Bir duraksama bir kopuş .

Her şey derken herşeyi kastedersiniz. Bitirmek zaten kendi içinde tutarlıdır ve sonu işaret eder.Ve tabii ki iradeyi ifade eden eylem.Gizli özne “Ben”le beraber tamamlanır.

Bir filmin hem adı hem ana fikri hem de sunduğu hikaye bu.

Boğucu bir karlı gecede rüyaya benzeyen bir atmosferde bir erkek ve kadının arasında geçen hikayenin kahramanı sandığımız kişinin aslında figüran bile olmadığını olduğunu öğreniyoruz filmin sonunda.İnsanın zihnini kemiren bütün endişelerin gerçekleşmesinin sonunda alacağı karardır bu:

Herşeyi bitirmek istiyorum.

Çünkü olmadı.Çünkü başaramadım.Çünkü hiçbir zaman denemedim.

Başarmak için denemenin zorunlu olduğunu bunun içinse yapılması gereken tek şeyin özgüven olduğunu anlamak için bu karmaşık hikayenin karşısında vakit geçirmek zorunda değilsiniz.

Ancak bunu yaptığınızda cebinize koyacağınız basit bir kazanç olacak. Hayatta her zaman kendimize bir başlangıç noktası bulmalısınız.

Özgüveni kaybettiğiniz an başlangıçlara en uzak olduğunuz zaman olacaktır.

Charlie Kaufman’ın psikolojinin derinliklerine dalan işlerinin en tanınanı Eternal Sunshine of a Spotless Mind’dır.Bu filmi bir çoklarımızın izlediğine eminim.

Her şeyi bitirmek de aslında psikolojisi yaralanmış bir insanın hayatına bakış.

Bir korku ve gerilim filmi.

Ama işin ilginç yanı korku da gerilim de tek bir insanın zihninde kurgulanıyor.

Bütün korkularımızın bütün endişelerimizin bütün hayal kırıklarımızın aslında kendi icadımız olduğunu ve bunun başka hiçbir kimse tarafından ne tedavisinin ne de telafisinin mümkün olduğunu anlıyoruz.

Elbetteki çocukluğumuzun, ilk gençliğimizin ve hayata adım attığımız başlangıçların içinde bizi motive edenlerin yaptıkları ve yapmadıklarının izleri büyüktür.

İnsan dünyayı kafasına sığdırırken dünya insanı umursamadan döner.

Kocaman dünya için küçücüktür insan beyni ve bunun fazlasıyla farkında bir değirmen gibi öğütür insanı.

Çocukluğu, gençliği ve yaşlılığı tek bir zihin yaşar ve eğer bu zihin yaşadığı her çağı bir sonrakine zemin olarak koymadıysa ortaya çıkan bir spiral ve daha da kötüsü bir labirenttir.

Hayat bir kapana dönüşmüştür, çıkış vardır ama bulmak imkansızdır.

Aramaksa bir süreden sonra anlamsız bir çabaya dönüşür bu labirentin içinde çünkü ödül küçülürken çaba büyümektedir.

Hep aynı yollara geri dönmek zorundadır ve işin daha da kötüsü yol aynıdır beden yıpranmıştır.

 İş hayatında karşılaştığımız güçlüklerde bazen her şeyi bitirmek isteyebiliriz. Bazen her şey zaten bitmiş gelir. Oysa çoğu zaman bütün sorun zihnimizde ve algımızdadır.

Sorunlar vardır ama çözümü dışarıda değil tam da içimizdedir.

Takılıp kaldığımız anlar, yaşamlar, anılar , birikimler aslında zihnimizdeki barajlardır. Toplandıkları endişe bizi ezer ve boğar.

Filmlerden hayata bağlar kurmak için bir sonraki durağımda seçimlerden söz eden bir filmden bahsetmek istiyorum. Seçimlerin her zaman mümkün olduğuna doğru yada yanlış da olsa yapılan her seçimin bir değeri olduğuna dair.

Ama en kötüsünün hiçbir zaman seçim yapmamak olduğunu anlamak için tekrar filme dönmek gerekiyor.

Hiçbir zaman seçim yapmayan insanların hiçbir şeye başlamamış olduğunu söylemeliyiz. Her şeyi bitirmek hiçbir şeye başlamamış olmak demektir.

Kendinize bir iyilik yapın ve bu filme zaman ayırın. Korkuyla endişeyle ve umutsuzlukla değil tam da tersine iyimserlikle ve başlangıcın hep mümkün olduğu inancıyla izleyin.

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG