SAĞLIKTA VE HAYATTA ŞİDDETE DAİR BİR FİLM
Sağlıkta şiddet bu ülkede hiç de uzak olmadığımız bir kavram. Aile
bireyine iyi bakmadığını düşündüğü doktora şiddet uygulamak bizde sıradan
bir olay. Hoş ülkede şiddetin uğramadığı
hehangi bir konu başlığı zaten bulunmuyor.
Yorgos Lanthimos’un “Kutsal Geyiğin Öldürülmesi” filminin
ilk katmanında tipik bir sağlık çalışanına şiddet hikayesi okuyabilirsiniz.
Babasının ölümünden mesul gördüğü doktorun ailesinden intikam alan evlat figürü
fazlasıyla oryantal tınılar taşıyor.
Diğer tarafta mesleki sorumluluk sigortasını yaptırdığından
şüphe duymadığımız doktor beyin alkol problemini aşmak için bayağı çaba
sarfettiği ve bunu gerçekte 2 (herkese 3
diyorlar) yıl önce başarabildiği anlaşılıyor.
2 kadeh atıp operasyon masasının başına geçen doktorumuz,
hastayı masada bırakmakla kalmamış ve bunu da belli ki hastanın aile
bireylerinden bir şekilde gizleyememiş.Üstelik merhumun çekici eşinin hal ve
tavrına bakınca doktorumuzu kendi bilinçaltı mı hataya zorladı sorusu da akla
getiriliyor.
Peki hastanın oğlu Martin ülkemizde olduğu gibi alıp
silahı, doktoru ve çok gerekliyse aile bireylerinden birini indirmeye nasıl
oluyor da ihtiyaç duymuyor? Belli ki Martin silahsız kansız biçimde doktorun
hayatını cehenneme çevirme yeteneğine sahip.
Doktorun aile bireylerini kötürüm ediyor, yemeden içmeden kesiyor ,
gözlerinden kanlar akıtıyor.
Peki Martin bu gücü nereden alıyor?
Sorunun cevabı filmin girişinde müziğiyle irkildiğimiz
Pergolesi’den yada evin ergen kızı Kim'in dilindeki ilahilerden geliyor. Stabat Mater yani Hz. Meryem’in öyküsü gerçekse ve Hz.
İsa’nın başına gerçekten bütün o şeyler gelmişse Martin de intikamını mucizevi
yardımla alabilir.
İster Hristiyanlığın kuruluş öykülerine isterseniz filmin
adındaki Mitolojiye bakın. Mucizeler olup bitmektedir. O vakit biz neden
21.yüzyılda da mucizelerden yüz çevirelim ki..
Claude Levi
Strasuss’a göre
“insanın sadece araçları, ortamları değişir onun dışında
yapısı aynıdır. İhtiyaçları değişmemektedir. Sadece bunları giderme yöntemi
değişir.”
Elbette bugün mucizeler o kadar sık olmuyor. Ama
mitolojiye inanmıyorsak milyarlarca insanın iman ettiği bir dine de mi yüz çevireceğiz!
Lanthimos’un Köpekdişi gibi Kutsal Geyik’inde de elinde bir aile var. Bu defa 2 çocuklu bir
aile. Ama 3. Çocuk da hemen kapının dışında bekliyor. Belli ki bizim reisimiz gibi Yorgos da 3 çocuk diyor. Köpekdişi'nde
büyümeleri yasaklanmıştı çocukların. Bu defa büyüme sancısı içindeki çocukların
hikayeleri birbirine karışıyor. Bu arada bu sancının asıl büyüğünü Doktorun yaşadığını
anlıyoruz. Hangi Baba 9-10 yaşındaki çocuğunun kendisini taciz edişini anlayamayacak
kadar çok içer? Yada içmiş numarası yaparak kendi çocuğunu üzer?
Belli ki Dr. Murphy’nin Babasıyla olanları unutmak için çok ama çok içmesi
gerekmiş.
"Kutsal Aile", Baba ve etrafında sıralanan diğerlerinden oluşur.
Kutsal Ailede Baba bir yandan aileyi korur ve geçimini sağlar diğer yanda onlar
için en acı kaderi çizer.
Hikaye en zayıf halkayı kırarak en adil ve toplumsal
açıdan en az zarar veren çözümü bulmuştur. Mitoloji de Dinler de farklı bir yol
izlememiş aslında. Yapısalcılığın statükoculuk batağına düşmüş durumdayız.
Bütün dinler erkek egemendir. Hristiyanlık burada çıtayı
en yukarı koymaktan kaçınmaz. Onun gücü maksimumdadır. Ve diğer herkes onun
gücünden etkilenerek yollarını bulmaya çalışmaktadır.
Devlet de babadır. Devletlerin de bir babası vardır. O da
Amerikadır. Amerika’nın zenginliği filmin odak noktalarından biri. Bu
zenginliğe karşı tasvir edilen fakir ev bile dünyanın pek çok ülkesinde hayal
kategorisine girer. Amerika Dr.Murphy’nin de ülkesi olarak dünyayı günahlarının
kefaretini ödeyenlerle paylaşır. Arada da kendi zarar görmeye devam etse
de Hamburgerini, Patatesini bol ketçapla
yemeye devam eder.
Kutsal Geyiğin Öldürülüşü filmini eleştiren bir yazı "peki
bütün bunları görmenin bize ne faydası var" diye sormuş?
Bense bütün bunları görmek zorundayız diyorum. İnsanlığın
kendi ölümlülüğünün farkında olan tek canlı olarak tragedyalar üretmesine neden
şaşıyoruz ki ?
Yorumlar
Yorum Gönder