KÖPEKDİŞİ OLMADAN YAŞAMAK

 


2011 yılındaKahramanmara’ta bir bağ evinde 4 kardeş birlikte ölüme yürümüşlerdi. Her biri mitolojiden ödünç alınmış tuhaf isimli bu 4 kardeşin hikayesini ne zaman anımsasam ürperirim.

Görece varsıl bir ailenin üyesi olan bu 4 kardeş annelerinin ölümünün yarattığı travmayla baş edememiş ve birlikte intihar etmişlerdi.  Kendilerinin bir bağ evinin 4 bir köşesinde asarak yok eden bu genç insanların aklından geçenleri tahmin etmek zor olsa da sonuç bu dünyayla bağın bir daha kurulmayacak denli kopması olmuştu.

İnsanoğlunun dünyada egemenliğini aklıyla kurduğuna kuşku yok. Sürekli bir üretim süreci insana aklını geliştirme fırsatı vermiş onu dünyayı paylaştığı tüm canlılardan ayrıştırmıştır.

Bütün canlılar için çoğalmak bir amaçken insan için çoğalmak bir sosyal aktivite ve doğada var olma yolunda kendini yenileme aracı haline gelmiştir. İnsan yavrusunun bırakın çoğalmayı karnını kendi başına doyurmak için bile uzun yıllara ihtiyaç duyması aileyi   hiçbir türde olmayan bir konuma çıkarmıştır.

Aile “Kutsal Aile”ye dönüşmüş devlet aileden çok sonra neşet etmiş olsa da “Baba Devlet” kavramı ile ailenin rolüne talip olmuştur.

Aile çoğalmanın yani “reprodüksiyonun” en  önemli aracısıdır. Toplum yeni bireyleri aile ile kazanabilir. Aile türün varlığını sürdürmesi için   kurumsallaşmış, köklerini insanlık tarihinin en derinlerine kadar indirmiştir.

Yorgos Lantimos’un “Köpek Dişi” filmini izlerken ailenin varolduğunu ancak ana fonksiyonu olan topluma birey yetiştirmek hedefini bir kenara bıraktığını gözlüyorsunuz. Aile çocukları fiziksel olarak gayet güzel  büyütmüş ama sadece aile içi kullanım için onları kendine saklıyor.

Bırakın başka insanları görmeyi , aile evinin sınırları dışına adım atmak bile tabulaştırılmış. Anne Baba ve 2 kız 1 erkek çocuktan oluşan bu ailenin  dış dünyaya kapalı tutulmasının sebebini çok anlamıyoruz.  Sadece uzaktan uzağa daha önceki bir çocuğun kaybına dair bir önlem olduğu düşüncesi veriliyor.

Çocukların (ki artık erginlik yaşını bile oldukça geride bırakmışlar) toplumdan uzak tutulma için harcanan çabaya itiraz etmeden  geçen zamanları neye itiraz edeceklerini bilmemenin bir sonucu olarak görmek gerekiyor.

Eğer neden mahrum kaldığınızı bilmezseniz  ona dair bir özlem de duymazsınız.

Evin muhteşem bir peyzaja sahip olması, kocaman havuzu ve güzel bahçesi ile içindekilere yeterli konforu sağlaması ise bir yönüyle özgürlüğün diyetinin ne olduğunu bize gösteriyor.

Yine de bir hedef skalası konmuş çocuklara.  20 yaş dişinin yerine Köpek Dişini koyan baba, köpek dişinden kurtulduğunuzda dış dünyaya çıkma gücü bulabilirsiniz diyerek insan anatomisine dair tarihsel bakışı bükerek sunuyor ailesinin bağımlı bireylerine.

Etraflarındaki tüm dünyayı verili kabul eden ve ergenliğe geçmeden epey önce dondurulmuş bir hayatı tüketen çocuklar için bu ham ve saf hayatı sorgulamak için hiçbir sebep yok. Diğer yanda sorgulanmasa bile bu donmuş hayat imgesini çözündürüp tekrar hayat başlatmak mümkün mü?

Bu sorunun yanıtının da olumsuz olarak kaydedildiğini not edip filmle  başlagıçta andığım trajik olayın kesişim kümesine tekrar geri dönelim.

İnsan toplumsal bir varlık olarak kendine yer bulabilir. Belki Tarım Devrimini başarmasa bu toplumsallık o denli öne çıkmayacaktı. Ancak kolektif bilince kaydedilen bilgiler insanı var etmek için o kadar çok  kez tekrar edilmiş ki kodların dışına çıkıldığı anda siren sesleri patlıyor.

Kahramanmaraşlı gençlerin kendilerini yok edecek kadar bağlandıkları anne figürü ve Lantimos’un kurduğu sanal dünya evi  birey olmaya izin vermiyor.  

“ Köpekdişini”  bir taraftan çocukluğun en korunaksız zamanlarındaki baskıların abartılı bir sunumu olarak okumak diğer tarafta belki de özgürlükleri kısıtlayarak bizlere birey olma fırsatı vermeyen tüm toplumsal yapıların simgesi olarak görmek mümkün.

Bakış açınız ne olursa olsun özgürlüğün önce ailede başladığını insanı şekillendirenin hayatın çıkış noktasındaki bu en dar kurum olduğunu çarpıcı bir biçimde tekrar öğreniyorsunuz.

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum