Demirtaş’ın meydana yazdığı yazı üzerine : Sol Eleştirinin Eleştirisi

 

  Demirtaş’ın meydana yazdığı yazı üzerine : Sol Eleştirinin Eleştirisi


“Türkiye Üzerine” yazılan bu son “Tez” iki  halkın aynı yolda yürümesini ifade ediyor. Görülen  o ki Türkler nasıl yürüyorsa Kürtler de öyle düşe kalka yürüyecek. Fazlası da eksiği de olmayacak.

Kürt Hareketini Öcalan’dan alıntıyla “soğuk savaş komünizmi”nin çıktısı olarak tanımlarsak, bugünlere sol  kanattan ataklarla geldiler. Demirtaş’ın kendinden gayet emin çerçevesinin  bozduğu ezber;  Türklerde yakın zamanda görülen “Andımıza ne oldu” sendromuna benziyor.

Selahattin Demirtaş’ın QAD’da (QAD Kürtçe Meydan, Saha, Alan demekmiş) yayımlanan son yazısı pek çok yönden tabu yıkan, ezber bozan, paradigma kuran bir metin olarak tarihe geçecek.

Bundan bir süre önce; daha Bahçeli’nin Dem Partiye el uzatmasının üzerinden henüz 1 hafta geçmişken “Kürt Sorunu Yoktur Yeterince Sorunumuz Var” diyerek ironi içeren bir yazı kaleme almıştım. Bu yazıma Kürt hareketine sempati duyan, uzun yılları bulan baskı ortamına itiraz edenlerden ağır eleştiri almış, “Türklük Sözleşmesi”nin etkisinden çıkamadığım suçlamasına maruz kalmıştım.

Demirtaş’ın metnini okurken tam da benim altını çizdiğim konuların altının kalınca çizildiğini gördüm.

Demirtaş’ın metni uçtan uca önemli, şok edici ve şaşırtıcı olsa da vurgulanması gereken 7 ifadeyi münhasıran alıntıladım.

  1. “Geçen yüzyılın başında Anadolu’daki Müslüman halkların ortaklaşa yürüttükleri Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulan yeni cumhuriyet Kürtleri dışlayınca, Kürtler buna tepki olarak isyan hareketlerine giriştiler.”
  2. Kürtler çeşitli nedenlerle Trakya’dan Anadolu’ya her şehre, her ilçeye dağılıp yerleştiler, buraları yurt edinecek kadar “yerli” hale geldiler.”
  3. “Bazen zoraki, bazen mecburi, bazen gönüllü şekilde işleyen bu iç içe geçme hali öyle bir duruma geldi ki, artık Kürtleri Türklerden ve devletten, devleti de Kürtlerden ve Türklerden ayırmak, ayrıştırmak imkansızlaştı.”
  4. “Bu demografik, kültürel, ekonomik ve siyasi iç içe geçme durumunu Suriye, İran ve Irak’ta göremezsiniz. Oralarda halen bölgesel bir homojenlik söz konusudur. Oysa Türkiye sosyolojisi, bu yönüyle diğer üç ülkeden açık şekilde farklılık gösteriyor.”
  5. “Şimdi gelinen aşamada küresel ve bölgesel risklerin de sıcaklığıyla ve bu tarihsel, sosyolojik gerçeklerin ışığında yeni bir paradigmaya ihtiyaç olduğu kesindir.”
  6. “İşte Öcalan ve Bahçeli, bu cesareti ortaya koyarken büyük risk almaktan da çekinmiyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu iradenin arkasında durarak risk alıyor ve çözüme öncülük etmekten geri durmuyor. “
  7. “Kürtler kendi ayrı devletlerini kuramadılar, Türkiye’nin her yerine yerleştiler, Türkiye’ye entegre oldular.”

“Türkiye Üzerine” yazılan bu son “Tez” iki  halkın aynı yolda yürümesini ifade ediyor. Görülen  o ki Türkler nasıl yürüyorsa Kürtler de öyle düşe kalka yürüyecek. Fazlası da eksiği de olmayacak.   

1 numara yönetici özeti. Hamidiye Alaylarından 1. Meclis’e; oradan Dersim 1938’e, Kaypakkaya’ya Başbağlar’a Diyarbakır Cezaevine Hendeklere, İmralı ve Edirne’ye uzanan süreci 1 cümlede ve tek nefeste ifade ediyor.

2-3-4 ve 7 numaralar tam olarak Türkiye Cumhuriyet Kürt Sorununun oksimoron çelişkisini ifade ediyor. İstanbul’un bırakın Türkiye’yi Dünyada en çok Kürt’e ev sahipliği yaptığı gerçekliğinin altını Demirtaş tam 4 kere kalın kalın çiziyor.

5. ifade;  Ne oluyor? Neden oluyor? Neden Şimdi oluyor ? Nerede Oluyor?  Sorularının; yani 5 N 1 K’nın 4’ünün cevabını veriyor. Bu ifadede sadece Kim ve Nasıl’ın cevabı yok.

Cümle 6 ana safları ifade ediyor. Bu cümlenin devamında Özgür Özel yer alsa da arada virgül değil nokta var. Önce iktidar cephesi ile yol alındığını özetliyor.

Yeni sürece Demirtaş’ın entegrasyon penceresinden değil tam da Öcalan’ın eleştirdiği Reel Sosyalizm döneminden yadigar kavramlarla bakmaya devam edenler azınlıkta da olsa var olacak. Bu grubun; yani teşbihte hata olmaz “Kürt Ulusolcularının” düşük temsil gücüyle tıpkı Türklerde olduğu gibi  zaman içinde marjinalleşmesi kaçınılmaz.

Yazının geri kalanında da önemli cümleler yer alıyor. Daha pratik ve somuta dair detayları biraz da Kim ve Nasıl’ın cevaplarını anlatıyor. Ama benim penceremde bu yazının bam teli bu 4  başlıktan ibaret.

Bu 4 başlıktan 2. si yani Kürt hareketinin şekil değiştirmek zorunda olması paradigmayı yeniden oluşturmayı zorunlu kılıyor.

Kürt Hareketini Öcalan’dan alıntıyla “soğuk savaş komünizmi”nin çıktısı olarak tanımlarsak, bugünlere sol  kanattan ataklarla geldiler. Bugünkü yol ayrımı işte tam da Türklerde gördüğümüz “Ulusolcu” damarın Kürt versiyonunu bypass anlamına geliyor.

Demirtaş’ın iş planı “anti-ulusolcu.”

Etnik kökenden bağımsız yani Türk veya Kürt olsun;  Kürt hareketine bu zamana değin omuz veren kesimlerde yeni sürece yönelik yukarıda da belirttiğim eleştiriler bir tür “ulusolculuğu” çağrıştırıyor.

Demirtaş’ın kendinden gayet emin çerçevesinin  bozduğu ezber; Türklerde yakın zamanda görülen “Andımıza ne oldu” sendromuna benziyor.

Yeni  sürece Demirtaş’ın entegrasyon penceresinden değil tam da Öcalan’ın  eleştirdiği Reel Sosyalizm döneminden yadigar  kavramlarla bakmaya devam edenler azınlıkta da olsa var olacak. Bu grubun; yani  teşbihte hata olmaz “Kürt Ulusolcularının” düşük temsil gücüyle tıpkı Türklerde olduğu gibi  zaman içinde marjinalleşmesi kaçınılmaz.

Türkiye siyaset ikliminin Türklere yaşattığı sürecin simetrisini Kürtler için de hazırlaması ve hayata geçiriyor olması Demirtaş’ın entegrasyon kavramının ne denli sahici olduğunun da altını çiziyor.

Belki de ilerleyen dönemlerde Demirtaş’ın kurduğu cümleler Kürtleri de “Beyaz Kürt”ler ve diğerleri ayrımı yapar konuma getirecek.

Bu zamana değin ağırlıkla “Türklük Sözleşmesi” üzerinden yapılan sol eleştiriler Demirtaş’ın entegrasyon saptamasıyla temelini yitirmeye mahkum görünüyor.

“Türkiye Üzerine” yazılan bu son “Tez” iki  halkın aynı yolda yürümesini ifade ediyor. Görülen o ki Türkler nasıl yürüyorsa Kürtler de öyle düşe kalka  yürüyecek. Fazlası da eksiği de olmayacak.

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum