OLMAK İSTEDİĞİM YER EVDİR
Buluşmalar
kaçınılmazdır.
İlk
Humom’unun Jon Snow ikincisinin Mr. Darcy adını koyduğu 3 erkek kardeşin en
yakışıklısı İran Kedisi ile buluşmamız
da farklı değildi.
Yapay
zekanın söylediğine göre Jon Snowla Mr Darcy’nin pek çok ortak yanı var Her
ikisi de asil ve onurlu, aynı zamanda düşünceli ve içine kapanıklar. Romantik
kahramanlar ama aynı zamanda bu romantizmle dönüşüyorlar. Bu iki karakteri
birleştiren son özellik ikisinin de farklı sebeple yanlış anlaşılmaları.
O zaman
diyebilirim ki İran kedimize konan her iki isim de onu tanımlamakta gayet başarılıydı. Ama sakin karakterli biri için
İngiliz kırsalında salınarak dolaşan bir beyefendi taht kavgasında kılıç
sallayan bir kahramana göre daha yakın elbette.
JonSnow-Mr.
Darcy’nin hayat yolculuğu bir salı sabahı sona erdi. Yaratıcının bir kedi
olmasına rağmen ondan esirgediği çeviklik bir balkon pervazından düşüşüne ve
ölümüne sebep oldu.
O geldiğinde
rahatı kaçan Tekir Misty kızımızı 1 hafta o pervazda bıraksan düşmezdi. Darcy
için birkaç saniye yetti bile.
Bu onun ilk
düşüşü değil daha 2 yaşındayen 10. Kattan düşmüş ve burnu bile kanamamıştı.
Kedilerin 9 canı var derler . Sonrasında geçirdiği ağır hastalıkları da
katarsak bu sabah az bir krediyle güne başladığına kuşku yok.
Mr.
Darcy’nin belki onu hayatta tutan canları 9da bitti . Belki de söz yanlış
kedilerin 9 canı değil 9 teni olmalı. Ölen tense can değilse.
İBB Tepeören Sahipsiz Hayvan Barınağına son uykusunu uyusun diye götürürken belki de en huzurlu yolculuğunu yapıyordu seyahat sevmez Mr Darcy. Yolculuklar ona göre değildi. Kısacık veteriner yolculukları bile onun midesini kaldırıyor, hayatını karartıyordu.
Ama akşam
olduğunda uyuma zamanı biter evi birlikte paylaşma zamanı gelirdi.
Eve geç gelip onu yalnız bırakmaktan daha büyük günah yoktu. Saati geçince önce kapının önünde ağlar daha da geç saatlere kalınırsa çaresiz içeride bir yerlerde beklerdi . Ama anahtarın kilitte dönüşü ve adımların içeri dolması artık bir kedi değil bir eşeğe dönüşen bu canlının miyavlamadan anırmaya uzanan küfürlerini eve doldururdu.
Dakikalarca
sakinleşemeyen bu ruh halini gidermenin yolu yoktu. Küfürleri yutmaktan başka
çare bulunmuyordu.
Mr Darcy’nin akla ziyan özelliklerinden biri de gerçek bir gurme olmasıydı. Mamadan bahsetmiyorum insan yemeklerinden. Bir yiyeceğin endüstriyel olup olmadığını anlamanın en kolay yolu Darcy’ye koklatmaktı. Satıcı ne derse desin ekmek ekşi mayalı yoğurt ev yapımı değilse Mr. Darcy’ye yediremezsiniz. Mc Donalds köftesine dönüp bakmaz bile . Zeytinyağlı pırasadan kıymalı kapuskaya tüm sebze yemekleri onun onayından geçmiştir.
Yıllar önce
kardeşlerinin yanına gittiğinde mutsuz olmuştu. Kızgın tekirimiz Misty hanımın
şiddetine ise hiç karşılık vermedi.
Hayata hiçbir zaman Jon Snow’un penceresinden bakmadı Mr Darcy gibi
barış ve sükûnet adamı oldu.
İnsan olarak
dünyaya gelse favori şarkısı Talking Heads’den This Must be the Place olurdu.
Hani ilk
satırı :
“Olmak
istediğim yer Evdir” olan şarkı. Başka yerlere gitse , gidene kadar acı çeker
mutsuz ve hasta olurdu ama gidince şikayet etmezdi. Ama onun için dönüş
mutluluğun zirvesiydi. Ev olmak istediği yerdi.
Ve şarkının
devam eden şu dizelerinden daha iyi onu
ne anlatırdı :
“Ben sadece
yuva arayan bir hayvanım ve
Bir veya iki
dakika boyunca benimle aynı yeri paylaş
Ve beni kalbim durana kadar seveceksin
Ölene kadar
sev beni”
Ölene kadar
sevdim seni Darcy-Snow
Yorumlar
Yorum Gönder