BİR NASRETTİN HOCA FIKRASI OLARAK KAMUDA TASARRUF TEDBİRLERİ
İlki Hoca’nın karanlık bodrumda kaybettiği yüzüğü
aydınlık diye bahçede aramasıdır:
İkincisi tereddütsüz Akşehir Gölünü mayalayıp ya tutarsa
iyimserliğidir.
Üçüncüsü yoldaki dikenlere tutunacak yünlerden olan gelir
beklentisidir.
Nasrettin Hoca fıkralarının sadece içerik olarak değil
ama Hocanın Anadolu’yu kasıp kavuran Timur zamanda yaşamış olması yönüyle de
bugüne dair söyleyeceği çok şeyler olsa gerek. AKP iktidarının 2015’den bu yana
ekonomi alanında yarattığı kaosu mukayese edebileceğimiz çok az tarihsel dönem
olsa gerek.
Viranşehir Timur’un gazabına uğrayıp defalarca dönüp
dönüp yıkılmış ve o yüzden bu adı almış.
Türkiye Ekonomisinin viran hali de öncesi de pek parlak
olmasa da 2021 yılının son çeyreğinde başlayan akla zarar uygulamalarla
pekişmiş adeta ekonominin üzerinden
Timur orduları geçmişti.
Nasrettin Hoca’dan daha önce yaşamış Heraklietos’un aynı
ırmakta 2 kez yıkanamazsınız sözünü unutan AKP/Erdoğan ise ekonomide istikrarın
yaşandığı dönemin mimarlarından Mehmet
Şimşek’i ekonominin başına getirerek bilgisayardaki UNDO tuşuna bastı.
Mehmet Şimşek, görevi devraldığı gün durumu şu şekilde
tarif ediyordu :
“Önümüzdeki dönemde
hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara
uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme
dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı ve öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi
özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır”
Özetle Türkiye 4 Haziran
2023 itibariyle ekonomide; şeffaflıktan uzak, tutarsız, öngörülemez, uluslararası
normlara sırtını dönmüş, irrasyonel bir zeminde, kuralsız bir haldeydi.
Ben demiyorum.
Mehmet Şimşek diyor.
Mehmet Şimşek göreve
geldikten sonra ilk yaptığı ve yapmaya devam ettiği iş faizi artırıp Türk
Parasına alım gücü kazandırmak oldu.
Mehmet Şimşek göreve gelmeden kısa bir süre önce aynı zamanda Bankalar
Birliği Başkanı olan Ziraat GM’si Alpaslan bey katıldığı bir TV programındafaizin düşük tutulmasının elzem olduğunu; faiz örneğin 70’lere gelirse ülkenin “batacağınıyada tepe taklak olacağını ifade ediyordu.
Neticede faiz %70’lere
geldi. Ya Mehmet Şimşek yada Çakar’dan biri yanıldı ama kim ?
Nasrettin Hoca’ya kadar
gitmeyelim daha yakın bir karakter olan Eisntein’dan görecelik kavramı
üzerinden bizi aydınlatmasını bekleyelim. Temmuz 2022’de faiz 70 olursa batarız
diyen Çakar ile Mayıs 24’de faizi 70’e getiren
Şimşek mi haklı siz karar verin.
Yoksa Nasrettin Hoca
gibi sen de haklısın ama o da haklı mı demek doğru olur.
Sn . Şimşek’in Kamuda
tasarruf paketi havaalanı, köprü, otoyol ve hastanelere dolar
bazında ödenen garantilerden bahsetmiyor. Bir tür domatessiz menemen girişimi.
Türkiye ekonomisine
senede 5 milyar dolardan fazlaya patlayan bu yüklere değinmeden tasarruf
tebliği açıklamak evde kaybettiğini okulda aramaktan farksız. Öte yandan
tasarruf tebliği diye sunulan pek çok madde ne alaka dedirtecek kadar ağır bir
savurganlığın habercisi gibi. Örneğin yurtdışı görevlere yada huzur haklarının
sınırlanmasına dair maddeler hayırdır bu zamana kadar yağma hasan böreği vardı
da bizim mi haberimiz olmadı dedirtiyor.
Ortalama bir demokraside
ihtiyaç fazlası araçlar tasfiye edilecek diye tasarruf tedbiri sunsanız size bu
zamana kadar kullandığın araçların dökümünü, ihtiyaç listesini ver bir hele
derler.
Mehmet Şimşek kendinden
çok bu ülkenin başta ana akım denen gazeteci kitlesinin bilinçli hafıza kaybına
güveniyor. Öyle olmasa SBF Maliye Bölümü 1.Sınıf öğrencisinin bile tasarruf
tedbiri diye sunulan bu manzumeye kaç puan vereceğini öngörürdü. Ama hala
Ziraatin ve TBB’nin tepesinde duran ve faiz 70 olursa tepemiz taklak olur diyen
Çakar’la çalışabildiğine göre kendisi de genel hafıza miyopluğundan muzdarip.
Eskiden çerez parası
dediği harcamaları kısarak tasarruf vaz eden Şimşek çerezin kaç para olduğunun
farkına varmış. Ama çerezi bu fiyata getirenin kim ve ne olduğunu göz ardı ederek sonuç alamaz.
Türkiye’nin tasarrufa öncelikle
hak etmediği bir itibara haiz olanlardan başlaması gerek. 7 Haziran 2015’den bu
yana ite kaka bu itibarı temerküz eden iktidarın 31 Mart 2024 itibariyle
sürdürülebilirliğinin kalmadığını anlaması ülkeye en çok ihtiyaç duyulan
tasarrufu yani daha az zaman kaybedilmesini sağlayacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder