FİN TANGOSU DİYE BİR ŞEY VAR
Finlandiyalıların en az Arjantinliler kadar tango meraklısı olduğunu öğreneli bir kaç ay , Aki Kaurismaki'nin Sararmış Yapraklar filmini izlerken; bir Fin Tangosuna denk geleli birkaç saat oldu. Hayat enerjiden ibarettir yani.
Kuzey
Işıkları, Ren Geyikleri, Muhteşem eğitim sistemi gibi sterotipleri ile uzaktan
kulağa hoş gelen Finlandiya’nın pek de makbul görülmeyen asgari ücret hayatları
içindeyiz.
Fabrikada
ustabaşı ve ağır alkolik Holappa Çin tarzında
bir fabrikada yatıp kalkmaktadır. Hikayenin
mor ucunda ise süpermarket işçimiz Ansa vardır . Her ikisi de yalnızlığın
yüksek lisansını çoktan yapmış , doktora derecesini almak üzereler.
Hayat hiç de
kaynakları tükenmez bir refah devletinde yaşandığı izlenimi vermemektedir.
Üstelik güneşin nadiren yüzünü gösterdiği gri bir coğrafyadayız.
Yine de
kilidi açan bir tango olur.
Holappa’nın iş arkadaşı Karaoke barda Üvez AğacınınAltında Sonbahar adlı tangoyu, öyle
güzel yorumlar ki aralarında Ansa’nın da olduğu bardaki kadınların ilgisini
çekmeyi başarır.
Her ne kadar
sesi ilgi çekse de , yaşı; bir kadını cezbetmek için fazla görülür. Holappa içinse
öncelik alkoldedir. İşte bile cebinde şişeyle
gezen biri için barda içmek zorunlu bir görevdir . Kadınlar içki kadar çekici gelmez.
Ansa ve
Holappa’nın ortak yalnızlıkları onları kısa süre içinde aynı yolda buluşturmaya
yeter. Ansa işsiz ve parasızdır. Holappa onu kahve içmeye sonra sinemaya
götürür. Buluşmak için sözleşirler, telefonları akıllı olmadığı için bir kağıda
yazılan adresin kaybolması ise ikilinin sonraki
buluşmasını erteler.
Hikayenin
bundan sonrasının romantik kısımlarını 1970’lerde çok sevdiğimiz Türk
filmlerinden de hatırlayabiliriz. Yine
de süpermarketten süresi geçmiş ürünleri çalmakla suçlanan ve işten ihbar hakkı
olmadan atılabilecek kadar esnek bir sözleşmeyle çalışan emekçi bu klasik filmlerin ötesinde bir bilgi olarak yerini
alır.
Holappa ise
iş yerinde içki içmenin bedelini işlerinden atılmakla ödemektedir. Kaybettiği
adres kağıdının yerine sinemanın önünde saatlerce bekleyerek Ansa’yı bulmayı
ummaktadır. Sonunda muradına erse de ilişki tıpkı eski Türk filmlerindeki gibi bazen
iyi bazen kötü yol alır. Hatta araya bir kaza bile sıkışır.
Sararmış Yapraklar’ın bu yönüyle biraz bilindik senaryosunun arkasında Dünya’nın giderek
daha da artan gelir eşitsizliği içinde sıkışan insanlığın ihtiyaç listesinin
aslında ne kadar da kısa olduğu gerçeği var.
Hayat
yatırım amaçlı ev ve araba alınarak da yaşanabilir. Ama asıl ihtiyaç karnının doyması, bir evinin ve işinin olması,
sevgi ve güvenden ibarettir. Bunlar asgari ihtiyaçlardır.
Asgari
ücretiniz size bunları sağlamıyorsa yaşadığınız ülkenin bayrağının rengi çok da
bir şey değiştirmez.
Yine de
bağımlıktan uzak durmalı, bizden daha güçsüz olanlara yardım etmekten kaçınmamalıyız.
Bunlar evrensel doğrulardır çünkü.
İnsanlığın evrensel doğrularından kapitalizmin en ileri aşamasında yaşanan eşitsizliklere rağmen vazgeçmemek ve bunu insani bir ilişkinin mümkün ve gerekli olduğunun altını çizerek anlatmak :
Bir film, bir hikaye bu kadar basit olduğu için gerçek olabilir zaten. Gerçeklik karmaşa ve kaosun değil, basit sorulara verilen basit cevapların sonunda karşımıza çıkar.
Bütün bunlar için önce biraz Fin Tangosu
dinlemek gerekiyor :
“Kal kız
kardeşim gecenin rüzgarı, şarkılarını söylüyor,
ve soğuk gözyaşlarıyla yağmur karanlık
pencereye çarpıyor.
Birçok gezginin aceleyle geçtiğini görüyorum.
Bir zamanlar
bir şeyi beklemiştim; o asla gelmiyor”
Sonrasında gelen modern
şarkının sözlerinde ise şunlar yer alacak:
“Senden
hoşlanıyorum ama kendime dayanamıyorum
Başkalarına
ihtiyacım yok, seni bilmiyorum
ayrılırsam
itiraf ederim”
Hikayesi, kapitalizmin vahşiliğine itirazı ve şarkılarıyla 80 dakikalık bir modern masal çekmiş Aki Kaurismaki.
2023 Model ama hiç de gıcır gıcır değil. Yani tam aradığınız
gibi.
Yorumlar
Yorum Gönder