GRACIAS A LA VIDA
Hayatınızda
hangi günü tekrar tekrar yaşamak isterdiniz?
Bu sorunun
sorulduğu Groundhog Day filmini yada Türkçeye konuyu satır satır çeviren adıyla
“Bugün Aslında Dündü’yü yazmak için filmi tekrar izlemeye ihtiyaç duymadım.
Filmi çok
defa izledim. Ama bir defa bile
izleseniz sizi saran o tuhaf kurgusuyla neredeyse beyninize yerleşir ve artık
her sahnesi bıkmadan seyredilecek birer masalsı ayrıntıya dönüşür.
Nasıl ki
masalları ezberlemek için çaba göstermezsek bu hikayeyi de ezberlemek için
fazla çabaya ihtiyaç duymayız.
Hollywood’un
film fabrikasında üretilen milyonlarca içerikten bir tanesinin de bu denli
başarılı, unutulmaz ve yer tutucu olmasına şaşmak için sebep yok. Milyonlarca
zar atarsınız ve biri de Groundhog Daydir.
Bu hikayeyi
tekrar özetlemek hem saygısızlık hem de haksızlık olacaktır. Film seyretmeyle
derdi olmayan herkes bu filmi ya seyretmiştir yada seyredecektir . O yüzden hikayeyi
anlatarak zaman çalmaya gerek görmüyorum.
Bir günün
yada bir anın tekrar yaşanmasına dair temayı başka filmlerde de bulmak olası. Hem
bu tür filmlerin hem de genel olarak sinemanın baş yapıtı ise tabii ki bana
göre Groundhog Day’dir.
O zaman film bahane diyerek hayatınızda hangi günü
tekrar tekrar yaşamak isterdiniz sorusuna cevap vermeye gayret edelim.
Bir sabah
uyandığınızda hangi güne tekrar başlamak isterdiniz?
Pragmatist
insanlar hemen yanlış karar verip zarara
uğradıkları güne dönmek isteyecektir. O gün arabayı almasaydım, o hisse
senedini seçmeseydim, o seyahata çıkmasaydım, o evi alsaydım, o evi satsaydım
vs. Uzar gider.
Ama bütün
bunların hiçbirinin Groundhog Day’le ilgisi yoktur. Bir günün tekrar yaşanması
size yanlış bir hamlenin tekrar düzeltilmesi için verilmiş bir fırsat değildir.
Hatalarımızı düzeltip, zararlarımızı telafi etmenin aynı günü tekrar tekrar
yaşamakla hiçbir ilgisi yoktur. Filmi
izleyen herkes için bir günün tekrar yaşanması bir günün sonsuz olasılıklara
açık olmasıyla ilgilidir, siyah ve beyaz arasındaki bir seçimle değil. Bir sokakta
sola yada sağa dönmenin kararını vermek, değildir karşımızdaki. Karşımızdaki
şey bir kuyu, bir mağara hatta bir labirent olmalıdır.
Oysa “labirentte
bizi kaybolmaktan alıkoyan ip (yani sağlıklı karar verme yetimiz) yani aklımız
bir kez kayboldu mu hiçbir haritanın
anlayamadığı kasvetli tüneller pusuda kalır ve orada saklanan şey, kendi
yüzümüzü taşıyan, insan formunda bir canavardır. Korktuğumuz şey biziz."
Mary Shelley’nin Frankestein’ına selam yollayan Jeanette Winterson’un Frankisstein’den
bu alıntı bize labirentte korkusuzca gezmenin ancak Groundhogg gününde mümkün
olduğunu söylüyor.
Tüm seçenekleri
yüzlerce ve binlerce kez deneyebileceğimiz tek bir günümüzün olması bize
bahşedilen en büyük şans olmalı.
Mağaranın en
karanlık dehlizlerine girmeli dolaşmalı ve en uç noktasına ulaşmalıyız. Oysa hayatın
doğal akışı bize sadece tek bir rota sunar bir başlangıç ve bir sondan
ibarettir bu rota. Başı ve sonu tek ve tayin
edilmiş bir seçeneğin sınırlarında dolaşmak zorundayız.
Oysa size
öyle bir gün bahşedilmeli ki her defasında bu günün size sunacağı senaryo ile
hayatı baştan kurabilesiniz.
Bugünü
Groundhog günü gibi yaşayabilirdim dediğiniz günleriniz var mı?
Her bir
adımda, her bir sözcükte, her bir susuşta, her bir konuşmada sonsuz seçeneklerin
mümkün olduğu mucizevi günlerdir bunlar. Adımların sola yada sağa atılması, kapıların
açılması ve kapanması, tek bir kararın tek bir detayın bile sonsuz kelebek
kanat çırpışları gibi depremler yaratabilmesidir.
Mercedes
Sosa’dan “Gracias A la Vida” soundtrack’i tamamlar.
….
bana bu kadar çok şey veren yaşama teşekkürler
bana gülmeyi ve ağlamayı verdi
böylece ayırt edebiliyorum acıyı mutluluktan
benim şarkımı oluşturan iki malzeme bunlar
ve benim şarkımın aynısı olan sizin şarkınızı
ve kendi şarkıma benzeyen herkesin şarkısını
yaşama teşekkürler
Ve anlarsınız ki aslında hayatın her günü Groundhog
günü olmalıdır ve aslında hayatsa öyledir.
Yorumlar
Yorum Gönder