SİL BAŞTAN BAŞLAMAK LAZIM BAZEN
Batmak; yani yüzeyle bağlantıyı koparıp dibe çökmek hem reel hem de metaforik olarak berbat bir durumdur.
Pek
çok su canlısı bile denizin en dibinde yaşayamaz. İnsan ise evrimleşerek
dönüşmüş solunum sistemiyle maksimum 60 saniyede başka bir forma geçer. Dibi
bile görmeden yokoluşa ulaşır.
Herkesin
sevdiği Jeanne'in batışı metaforik olduğu kadar reel bir görsel olarak
karşımıza çıkmaktadır. Çevre projeleri ile uğraşan Jeanne'in denizlerdeki
atıkları toplamak için tasarladığı proje ilk suya dalışında atmosferle bağını
anında keser ve dibe doğru yolculuğa başlar. Jeanne'in projenin peşinden suya
atlayıp 1 ton ağırlığındaki aleti kurtarma çabası ise hızla dibe çakılan
projenin peşinden asıl batacak olanın kim olduğunu göstemektedir.
Proje
denizin dibini boylarken Jeanne de bundan sonra hiç bir şeyin aynı kalmayacağı
gerçeğiyle kısa sürede yüzleşir. Fransa da belli ki borçlarınVarlık Yönetim
Şirketine (avamın hep yanlış biçimde Varlık Fonu diye adlandırdığı) devredilip
5 yıl içinde yok olduğuna inanılmamaktadır. (Türkiye'de aldığı krediyi bile
isteye ödemeyip nasıl olsa siliniyor kafasında en az 1 milyon insan yaşadığını
biliyorum ama ispat edemem. Neyse bu başka bir filmin konusu olarak kalsın.)
Jeanne'in
projesinin fiili kendisinin ise metaforik batışının tek çözümü anadan kalma
Portekiz evinin satılmasıdır. Dünyada sevgili kardeşinden başka onu kimsenin
umursamadığından emin olan Jeanne'ın aklından geçenler ise film boyunca
karanlık suratlı anime bir cadının ilgi alanına girmektedir.
Batışın
hızını düşürmek belki de geri döndürmenin beyaz atlı (orta yaşlı) bir
prensle mümkün olacağı hayalinden, Lizbondaki evi bırakan annenin ölümündeki
(anne Lizbon'un en bilinen köprüsünden atlamıştır çünkü) kendi sorumluluğuna
kadar aklına gelen tüm karanlık ve nadiren parlak fikirler bu cadının aracılığı
ile bize ulaşır.
Batan biri nasıl tutunmak için bir çare ararsa yani yeri
geldiğinde yılanı bile kurtarıcı olarak görürse Jeanne için de durum
farksızdır. O da faydacı bir yakışıklıdan ibaret olan eski sevgilisine tutunmak
ister ama bu onu daha da dibe sürükler.
Kardeşi hep
yanındadır ama kardeşlerin işi budur ve onlar için sizin dipte yada tepede
olmanız fark etmez. Kardeş sizi tek başına dipten çıkaramaz ancak dipte hayatınızı
kolaylaştırır.
Jeanne için çare kendisi onun düştüğünden bile daha
derine inmiş birinden gelir. Daha
derinden biraz yukarı çıkmayı başarmış olması onun yolunu Jeanne’le
kestirir. Bu kesişim ve yansıma hali
başlangıçta çok rahatsız edici olsa da
bu eski lise arkadaşının Jeanne’e olan ilgisi/sevgisi Jeanne’in ona verecekleri
için değildir aynı ağır travmayı yaşamanın tanıdıklığı içinde doğallaşan bir iyi
gelme/tedavi yara sarma halidir.
“Herkes Jeanne’ı sever” ama hiç kimse onun yarasını
sarmak, elinden tutup yukarı çekmek istemez bunu yapmak eski Lise arkadaşına
kalır. Kimbilir eski Lise arkadaşlığının bir görevi de budur belki .
Bu arada Jeanne’in batan projesi denizin derinliklerine
inmiş ve asıl görevini yapmasa da indiği yerdeki derinlikten yayın yapmakta ve
tuhaf derin deniz canlılarını dünyayla paylaşmaktadır. Jeanne dipten çıkmasa da
en azından dipte nefes almanın yolunu bulmuş biraz olsun soluklanmış azıcık yukarı çıkmıştır.
Projesi de batmış olsa da gelecek için bazı olumlu fikirler vermektedir.
Bazen başlamak için en dibe kadar gitmek gerekir.
Yorumlar
Yorum Gönder