AŞK İMİŞ HER NE VAR İSE ALEMDE
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların
Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzümün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dörtnala sevişmek lazım."
Birbirine tutkuyla bağlanan iki insanın tensel yolculuğu üzerine bir filmden söz ediyoruz. Bu yolculuğun detayları filmin iliklerine işliyor.
Oyuncular gerćek birer aşık gibi sevişiyorlar filmin başından sonuna dek ve biz bunun birinci elden şahidi oluyoruz.
Ressam ve sinemacı olma hayali kuran iki genç insanın Paris'te rahip ve rahibe hayatı yaşadıklarını düşünmek zaten manasız olurdu . Gaspar Noe'dan çok daha önceleri Puccini La Boheme operasında bizi Paristeki bu ucarı gönullerle tanıştırmıştı bile .
Yine de genel izleyiciye hitap eden bir filmde bu denli açık sözlü olunması cok da beklenir bir şey değil.
Zaten belki de bu yüzden sinema salonlarında görmediği ilgiden çok daha fazlasını Netflixde bulmuş bu film . Tabi Netflix Türkiye yada Erdoğanin ifadesiyle Nesfilizden söz etmiyoruz. Bizde filmi yayınlamak tabii ki Mubi'ye nasip oldu . MUBI için bile Türkiye şartlarında cüretkar bir seçim olsa da şükür ki MUBI ne kendini tanıtmak için çok da çaba harcıyor ne de Mubiyi takip eden kitle duyarliklari kolay incinenlerden değil.
Sadece 7 sayfalık bir senaryo ile kurgulanan 2 saati aşkın bir filmin adı "Aşk" ve bize gösterdiği durmadan sevişen insanlar ise aşkın anlamına dair tezi tartışmaya kapalıdır. Aşk iki insan arasındaki duygusal uyumun tensel birliktelikle taçlanmasıdır.
Bir başka şairin sözüyle ifade edersek :
" Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir."
Aşk, iki kişiliktir."
Filmin merkezindeki iki aşığın fantezilerine yenik düşerek başka insanlarla da sevismelerine tanık oluruz .
O zaman bütün aşklar sevismedir ama bütün sevişmeler aşk değildir mi demeliyiz.
Üstelik bu korsan sevişmeler dev aşkın da sonunu getirir . Tıpkı La Boheme'de olduğu gibi.
Aslında Aşk filmi bütün cüretine ve izleyende uyandırdığı ahlaksızlık imgeslne rağmen ahlakçı bir mesaj ve monogami övgüsüne evriliyor sonuçta.
Birbirine bu denli aşık ve bu denli aşk ile sevişen iki insan neden zevki başka bedenlerle bulunmakta arar?
Başka bedenlerde bulunan haz aşkı yok eden bir yangının aşıkları da zehirleyen ve tarumar eden dumanından başkası değildir .
Aşkın bedenlerin tüketilerek yok olması üzerine bir hikaye yazdığını bilse belki tanıdığımız Gaspar Noe filme tekrar bir göz atar ve ahlakcı ana fikri revize etmeye çalışırdı.
Haz obezitesine kapılmış bedenler tıpkı yağla kaplanan damarların kan akışını durdurması gibi ruhlar arasındaki duygu alışverişini de bitiriyor.
Bach'ın Goldberg'inin ve Satie'nin Gnossieni'nin yumuşak tınısında buluşan bedenler saykodelik şarkılar eşliğinde yollarını ayırıyor.
Gaspar Noe bize Aşk'ı korumak için bazen giyinik kalmanın gerektiğini anlatıyor tabi ortada korunacak bir aşk olması şartıyla.
Yorumlar
Yorum Gönder