PARKTAKİ İNSAN FAKTÖRÜ VE 1844 EL YAZMALARININ ÖNEMİ

 



Günün erken bir saatinde mahalle parkında tek başına maskeyle yürüyüş yapan adamın kafasından ne geçiyor olabilir?

Kovid’in havadaki partiküllerden bulaştığı konusunda izlediği haberlerden etkilenmiş olması kuvvetle muhtemel olmalı.

Park çok büyük olmasa da miskin köpekler dışında kimse yokken bile kendini maskeyle sağlama alacak kadar sağlığına düşkün birinin sportif olmasına da şaşmamak lazım. O zaman da bu mütevazi parkı değil çok daha farklı spor yapma alternatiflerini değerlendirmesini beklersiniz.

Dünyayı etkileyen pandemi fiziksel bir hastalık olsa da dünyanın ne denli güvensiz olduğuna dair inancın da kendi çapında bir pandemi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

İnsanlar Marx’ın meşhur “zincirlerinden” başka kaybedecek şeyleri olduğuna olan inançlarıyla kendi alanlarını ve bütünlüklerini korumaya daha çok önem verir hale geliyorlar.

İnsanı parkta tek başınayken bile maskeyle dolaşmaya ikna eden motivasyonun temel içgüdü olduğunu düşünmeme yol açan tabii ki Sharon Stone’un o cüretkar sahnesiyle anımsanan Temel İçgüdü filmi değildi.

Bu defa Almanya’nın gayet steril dünyasında geçen bir hikayebana Kozyatağı’nda parkta maskeyle gezen adam hakkında analoji kurma motivasyonu verdi.

Son derece sıradan ve gayet imrenilesi hayata sahip bir ailenin birlikte iş kurmuş karı kocadan ve evle bağlarını kesme yaşına gelmemiş çocuklardan ibaret kadrosu için hayat gayet tatmin edici görünmektedir.

Şehirdeki evlerinden sıkılınca   babadan kalma orman manzaralı ve denize yakın evlerinde dinlenme ve arınma şansları da bulunmaktadır. Evin   kötü yanı yılda birkaç gün açık kaldığı için ilk defa kapısı açıldığında biraz ağır kokmasıdır.

Annenin babasının armağanı olan evin huzurunu bozan ise eve giren yada girdiği düşünülen davetsiz misafirler olur. Bu davetsiz misafirleri kimse görmese de varlıklarından en ufak bir şüphe duymaya neden yoktur. Eve girmişler evden bir şey götürmemişler ama ailenin barış ve güvenliğini tehdit etmeyi başarmışlardır.

Ev ahalisinin bu saldırganları arayış çabaları devam ederken diğer yanda karı koca arasında farklı bir gerilim devam etmektedir.

Bu gerilim ortak girişimleri olan reklam ajansının müşteri olarak aşırı sağ bir partiyi tercih etmesi üzerinedir.  Adamın tek taraflı davranışını kendine yediremeyen kadın ise hem işi hem de adamı terk etmekte kararlıdır.

Ailenin insan bireylerinden hiçbirine fiziksel zarar vermeyen saldırı olayının tek mağduru ise ailenin fare bireyi olur. Önce karışıklıktan dolayı kutusu yere düşer, o da ormanın kokusunun peşinden yüreğinin götürdüğü yere gider.

Etrafta kedi falan da olmadığı için aslında ormanda gezmek fare için o kadar da kötü olmamalıydı. Ama aile babasının saldırganları aramak için harcadığı eforu ailesine kanıtlamak için yaptığı gösteri fare için pek hayırlı olmaz.

 Pek çok soruyu cevaplamadan bitse de İnsan Faktörü bize parkta maskeyle dolaşmanın ardındaki sırrı açıklama konusunda son derece cömert davranıyor.

Konfor alanı içinde yaşayan insanlar için dışsal tehdit/dış güçler/nifak odakları/zillet ititifakı bir tercih değil zorunluluktur

Hayatımız o kadar çekici ve cazip ki onu elimizden almak isteyenler fırsat kollamaktadır.

Parkta gezerken havada dolaşan mikroplar yada tatil evinde bizim mutluluğumuzu kıskanan kimliği belirsiz yabancılar. Günün sonunda zararı gören yine en savunmasız ve zayıf olan olmaktadır.

Marx bugün yaşasa bugünün insanlığının “Zincirlerini” kaybetmemek için gösterdiği çabaya hayretle bakar ve muhtemelen yazdığı onca şeyin içinden sadece şu cümlenin altını kalın bir kalemle çizerdi :

“Ne kadar az yer, içer, kitap okursan, tiyatroya, dansa, meyhaneye ne kadar az gidersen, ne kadar az düşünür, sever, kuram yaratır, şarkı söyler, resim ve eskrim yaparsan, o kadar fazla sermaye bir biriktirirsin; mezar böceklerinin ve toprağın yok edemeyeceği hazinen o kadar büyür. Kendin ne kadar azalırsan o kadar çoğa sahip olursun; kendi öz hayatını dile getirmenle dışsallaşmış hayatını dile getirmen ters orantılıdır; yabancılaşmış varlığın gitgide büyür”

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum