KARANLIK DEĞİL KARANLIĞIN FİLMİ


Bardo(*)Bir Avuç Gerçeğin Yalan Yanlış Tarihi

 



Film Noir değil bildiğin kısık ışıkta çekilmiş bir film.

Adeta kısık ateşte pişen bir yemek gibi. Bekliyorsunuz ama değiyor.

Alıcınızın ayarlarıyla oynamayın. Alejandro İnarritu beyefendi sizleri karanlıkta dansa davet ediyor.

Bardo’yu iki oturumda da olsa bitirip hikayenin sırrına erdikten sonra son 1 ay içinde hayatımda dahil olan Sevgili B.ye selam gönderemeden edemedim.

Meksika için Amerika neyse Türkiye için de Amerika ve bilumum Batı medeniyeti parçası ülkeler muhtemel ki odur. B.  de tıpkı Gazeteci Silverino gibi “medeni” batıyı zekası ve gayretiyle kendine kucak açmaya  ikna etmiş. Yine de anadilinden yemeklerine kadar Türkçe düşünüp Türkçe yiyor. Ve dertler de neredeyse kopya kağıdı misali benzer. İki dünya arasında gidip gelmenin tereddütleri. Ülkeye dair algıda yoğun seçicicilik.

Diğer yandan “Vatandaşı olmasan yada en azından yedek bir vatanın olsa Türkiye de Meksika da tadından yenmez valla” halinin ortak keyfi.

Meksika’nın dünyada gelir dağılımı Türkiye’den daha bozuk neredeyse tek (kayda değer) ülkesi olması nedeniyle hikayeyi bir tık daha sert yaşadığını not etmek gerek. Diğer yanda sadece göç veren değil göç alan bir Türkiye’de içiçe kaç ülkenin trajedisinin yaşadığını unutmamak gerekiyor.

Yine de filmden unutulmaz bir replik :

“Utanç verici bir yenilgiyi sadece Meksikalılar efsanevi bir zafere dönüştürebilir.”

Emin  misiniz?

Biz Türkler de bu konuda iddialıyız.

Bu replik yetmediyse bir de şu cümleye bakın :

“Meksika bir ülke değil bir düşünüş biçimidir”

Meksika yerine Türkiye’yi koyduğunuzda sonuç değişmeyecektir.

Doğudan Batıya yolculuğumuzu Meksikalıların Güneyden Kuzeye yolculuğu ile mukayese edin. Fark vardır ama sadece derecede.

Sonuçta Meksika sınırını yürüyerek geçmek uçakla geçmeye hiç benzemez ama uçakla geçenler için geride kalanlar yada geçerken telef olanlar kalpte bir kesik olarak kanamaya devam eder.

Peki bu kadar karanlığın sırrı ne?  Yoksa her şey bir rüya mı? Yada rüyadan da ötesi mi var?

Bu sorunun cevabı önemli olsa da yeri  bu yazı değil. Sinemanın 7. Sanat olarak en son gelmesinin avantajı ve dezavantajını  tartışmaya daha önce de açmıştım. Bu film de bu sanatın sınırlarını zorlayarak ilerliyor. Zaman zaman açılsa da film boyunca hep kısık kalan kameranın ışığı bizi bir filmden  de öte radyo tiyatrosu dinliyor duygusuna yöneltiyor. Bunaltıyor. Ama ortada ne radyo ne de tiyatro var. Sinemanın kendini aşma çabaları içinde yaratıcılık ve zekanın ödülü hak ettiği bir hikaye anlatısı sadece bu klostorofobik kurgu.

Filmin karanlığını arkada bırakıp bize anlattığı hikayenin özüne dönelim. Hem bu sayede   B.ye yolladığım selama tekrar geri dönebilirim.

 Meksika’lı başarılı gazetecimiz  uzun süredir Amerika’da yaşasa da ülkesinin dertlerini dünyaya anlatarak popülerlik kazanmıştır.  Ülkesinde  en üst sınıfın bir parçası olmanın tüm keyfini gönül rahatlığıyla çıkarmaktadır. Amerika’da da itibar  görmüş  ve O-1 denilen vize ile sürekli oturum elde etmiştir. Amerika’ya evim demekte tereddüt etmez. Ama Meksika’lılardan illallah etmiş Amerikan toplumunun  gözünde ülkeyi istila edenlerden farkı yoktur. Üstelik Meksika kökenli Amerikalılar için bile göçmenin tekidir.

Diğer tarafta ülkesinin kokuşmuş düzenini içine sindiremese de daha Amerika tarih sahnesinde yokken var olan Meksika kültürüne olan saygısını ve sevgisini kaybetmemiştir.  Düzenin parçası olmuş Meksika’lılara karşı ezilenleri savunurken, kendi ilişkilerinde ise sömürü düzeninin parçası olmakta tereddüt etmez.

Hizmetçilerin girmesine izin verilmeyen plajdan gönül rahatlığıyla geçer mesela.

Ekonomi politika sosyoloji tarih ve etnoloji üzerine bol konuşmalı az ışıklı bu filmin sonu kaçınılmaz olarak başına geri döner. Bir kısır döngünün içindeyizdir.

Arkadaşım B.nin de  kendine dair endişelerine benzer bir sürprizli sonla ışığa kavuşan Bardo’nun kısa/uzun yolculuğu aslında insanlık hallerine dair basit ve şeffaf bir turnusol sadece.

 İnarritu’ya yakışan da karanlık film çekmek değil karanlığı filme çekmek olabilirdi zaten.

 

(*)ölüm ve yeniden doğuş arasında bir ara, geçiş veya sınır durumudur.

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum