AYRILMA KARARI II



Bir yazı yetmedi Ayrılma Kararını anlatmak için ikincisini de kaleme almak zorunda hissettim kendimi. Hatta daha doğrusu yazı zorla yazdırdı kendini. Ben sadece aracı oldum. Sözcük aramaya , cümle kurmaya çalışmadım.

Politik olanı bir kenara bırakalım toplumsal olanın bile kırıntısı yok bu filmde.  Hatta modern’i, post modern’i, post truth’u geçtim köklere  insek ve Dostoyevski’ye “Suç ve Ceza’ya” bile dalsak kırıntısına rastlamıyoruz.

Bir dedektif hikayesinde bir suç öyküsünde toplumsaldan uzak durabilmek aslında imkansız hikaye kurmaktır.

“Ayrılma Kararı” imkansız hikayedir.

Tam da bu yüzden mükemmeldir. Masalların mükemmelliğidir bu. 100 defa da dinleseniz sıkılmazsınız. Bu filmi 100 defa izleyebilirsiniz demek istemiyorum.  Zaten filmler masallar gibi kulaktan kulağa aktarılmazlar. Onlar izlendiğinde pek çok şeyi tüketirler. Görsel olan işitsel olana göre daha uçucudur. Zihne köşeleri işletir. Sert ve dik açıları yerleştirir.

Pek çok kez izlemek mümkündür  hiç birinde sıkılmadan; masal olmayan bu imkansız hikayeyi; olasılıksız macerayı.

Filmin  anlatılamaz olması ve önceki yazıda içime sinmeyen tam da buydu işte.  Filmi anlatma çabası bir duvara çarpıyor ve o duvarda eriyordu sözcükler.

Dünyada sadece iki insanın başına gelebilecek bazı olaylar vardı ve bu film tam da buna dairdi. İki insanın başına gelen  her şey başkaları için imkansızdır. Kendileri için bile  imkansızsa eğer bu  daha da uzak bir olasılıktır.

Bir Zerrin şarkısı geliyor aklıma :

“Aynı şehirde yaşıyoruz hiç karşılaşmadan.
Aynı denize bakıyoruz hep başkalarıyla..
Aynı beyaz bulutlar geçiyor üzerimizden,
Aynı yıldızı seçiyoruz belki de bilmeden..
Aynı yağmurlarda sevişiyoruz ayrı ayrı.

Aynı yollardan geçiyoruz ayrı zamanlarda
Aynı baharlarda özlüyoruz birbirimizi..
Aynı aşk yaşayamadığımız başkalarıyla!..
Benle herzaman aynı şehirde kal ne olur sakın gitme!
Böyle de yaşanır ayrılıklar, uzak diye bir yer yok!
Paylaştığımız gökyüzü kavuşturuyor bizi..

Aynı şehirde hiç karşılaşmadan aynı gökyüzü altında bir araya gelen kaç imkansız hayat vardır. Bunlar bir araya gelmek için Park’ın bu akıl ötesi filmografisinden başka hangi çerçeveye ihtiyaç duyabilirler. Üstelik bazen tek bir şehir bile kesmez bu imkansızlık senfonisini ve bir başka şehirde sağlaması yapılır hayatların.

Sonuç aynıdır.

Çarpmada 0 neyse imkansız hayatlarda da kesişim kümesi odur. Sonuç nereye gidersen git aynı ve anlamsız çıkacaktır. Anlam arayış boşunadır. Sadece trajediyi artırır derinleştirir ve bir noktada kör tıpayı yerleştirir.

Oruç Aruoba’nın deyişiyle “Hüzünlerin içinde yatan lekesiz bir sevgidir” bu. Lekesiz olan en hızlı kirlenendir ÖzdemirAsaf’ın ölümsüz ifadsiyle: Bütün Renkler Aynı Hızda Kirleniyordu Birinciliği Beyaza Verdiler.

Sosyolojinin yada politikanın değil felsefenin filmlerinden biri olarak anlamam gerektiğini düşünüyorum şimdi Ayrılma Kararı’nı. O yüzden de tasvir ettiğim ilk hali yeterli gelmiyor. Hikayenin imkansızlığı beni inandıramadı ki yazıyı ikna edici kılsın.

Evet ayrılma kararları alındı, hayata karşı bir duruş gösterildi ama bunların hepsi boşluğa atılmış birer imzadan ibaret çünkü uzak diye bir yer yoksa uzak aslında bizim hep içimizde ve izi üzerimizde. Sadece aynı gökyüzünü paylaşmak kafiyse sizin için hayatın anlamı ne?

Ruhlar kırılgan bir evrende zaten incinmişse artık onlardan bir hayır gelmez. Zincirleri onlar kıpırdadıkça daha da sıkılaşır. İncinmiş bir ruhu ıslah edecek tek şey yalnızlığın bitimsiz hali olabilir.

İlk yazıda pas geçtiğim karanlık geçmiş hikayesiydi aslında filmin kırıldığı nokta. Ruhu inciten, yaralayan tam da bu geçmişteki sis bulutuydu. Bunu değil ama bunun sonunda olanları yazmadan eksik kalacaktı anlatım. Park'ın filmlerinde geçmişi pas geçmek ölümcül hata olmalı. 

Diğer yandan imkansızlıkla örülü bir filmi masaldan ayıran teknoloji ve görsellikten başkası değildir. 

Yine de bir masal değil sahici bir hikaye izliyorsunuz duygusunu veren de elbette bunlardaki sanatsal anlatım becerisidir.

 


Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum