KASTAMONU OVA DEĞİLDİR

 

KASTAMONU OVA DEĞİLDİR

Bizim solculuk ve sağcılık olarak bildiğimiz kavramın tarihi 1789’la başlar. 1789 Fransız İhtilalinde Başkanın sağında oturanlarla solunda oturanların dünya görüşleri arasındaki farklılık insanlık tarihini şekillendiren sağcılık ve solculuğun çıkış noktası olmuş.

Siyaset bilimi açısından sağcılık ve solculuk aslında değişime bakışla tanımlanıyor. Malum değişim kaçınılmaz ve değişmeyen tek şey de değişmenin bizzat kendisidir.

Buna göre değişim hızlı olsun diyenler solcu/sosyalist yavaş olsun diyenler sağcı/muhafazakar ılımlı olsun diyenlerse liberaller olarak adlandırılır.

Değişim ise çaresiz olacaktır.  

Bizim sağ ve sol algımızı ise 1945-1991 arası dünyayı etkileyen soğuk savaş biçimlendirmiştir. Soğuk savaş  ABD ve o zamanki Rusya yani SSCB arasındaki çekişmeye verilen addır. ABD Kapitalizmi, SSCB ise Sosyalizmi temsil etmektedir. Türkiye üye olduğu NATO’nun da etkisiyle ABD kampının bir parçası olarak tam 46 senesini ABD’nin başını çektiği soğuk savaş cephesinde geçirmiştir.

Ülkemizdeki eğitim seviyesi düşüklüğü nedeniyle bu dönem ülkemiz halkında solun ve sosyalizmin genel algısında ABD orjinli bir çarpıklığa yol açılmıştır. SSCB’nin de aslında bir diktatörlük özelliği gösterdiği ve devlet kapitalizmi uyguladığı gerçekliğine rağmen yapılan propaganda sağcılığı devlet yanlısı, solculuğu devlet düşmanlığı gibi göstermiştir.

Solcular SSCB’ye hizmet ettikleri iddiasıyla resmi ideoloji tarafından yargılanmış ve halka   başta din olmak üzere pek çok değerle çelişkili olarak lanse edilmişlerdir. Oysa ki aktardığımız gibi ortada iki süper gücün çekişmesi vardır. Ve bu çekişmede Amerika’nın propaganda düzeni belirleyici olmuştur.

Devletin tüm gücüyle soğuk savaşta Amerika cephesinde durması hemen her konudaki muhalefetin de devlete karşı olmakla suçlanmasına yol açmıştır.

Bugün hala Türkiye’de sağ görüşün yaygın ve çoğunlukta olması kökü  1991’de Amerika’nın zaferi ile sonuçlanan Soğuk Savaş’a dayanmaktadır.

Dünyada soğuk savaş bittiğinde bir zaman birbirine karşı olan ülkeler bir araya gelmiş kiminde solcu/sosyalist, kiminde sağcı/muhafazakar kiminde liberal partiler iktidara gelmiş, her seçim döneminde bunlar birbirlerine rakip olmuşlardır.

Oysa ülkemizde solun iktidara gelmesi ne soğuk savaş döneminde ne de sonrasında uzun dönemli mümkün olabilmiştir. Soğuk savaş döneminde halka enjekte edilen  yanlış bilinç ve bunun istismarına devam edilmesi neticesinde ülkemizde genel olarak sağcılığın tercih edildiği görüşü ağırlık kazanmıştır.

Oysa ki bu durum dünyada hiçbir ülkede böyle olmamıştır. Bu durumu Türkiye’nin soğuk savaştan yediği ve etkisi hala süren bir darbe olarak tanımlamak doğru olacaktır.

Bu uzun girişe ihtiyaç duyma nedenim geçtiğimiz günlerde Kastamonu’ya gelen BBP Başkanı Destici’nin    kullandığı şu cümle nedeniyledir : “Aşırı soldur, sosyalist bir partidir. Ağırlıklı olarak yönetici kadrosu inançsızlar topluluğudur”

Destici bu sözleri Kastamonu’da da söyleyebilme cesaretini muhakkak ki girişte tanımladığımız tarihçeye dayanarak buluyor. Kastamonu’nun uzun yıllardır sağ partilerce yönetilmesi, sağ parti vekillerinin ağırlıkta olması Kastamonu’da solu, sosyalizmi ve dünyaya dair tasavvuru farklı olan insanları tahkir edebilme cesareti vermektedir. H. Demokrasi Partisi için eleştiri yapmanın yöntemi solculuğu, sosyalist dünya görüşünü ve inançsızlık parantezini aynı cümlede kullanmak olmamalıdır.

Kastamonu her şeyden önce bu ülke sol geleneğinin tartışmasız en bilinen ismi Ecevit’e adını bahşetmiştir. Kastamonu’da sendikal faaliyetler her zaman önde yer almıştır benim rahmetli dedem de bu sürecin içinde çaba göstermiş bir insandı.

BBP Başkanının Kastamonu’da yada başka bir yurt köşesinde dünyaya kendisi gibi bakmayan insanları, solcuları, sosyalistleri inançsızlıkla itham etmesi yanlıştır.

Voltaire’in “Görüşlerinize katılmıyorum ama onları ifade etmeniz için canımı veririm” sözünü aklımızda tutmalıyız. BBP Başkanının da görüşünü aktarması doğal hakkıdır  ancak bu ülke uzun süreli Amerikancı propaganda nedeniyle sağın ağırlığında kalmış olsa da her köşesinde buna itiraz eden insanlar vardır ve olacaktır.

Kastamonu da buna istisna değildir. Kastamonu ovası kimsenin yuvası değildir. Kastamonu zaten ova da değildir.

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum