PROMOSYON BANKACILARI

 


Dünyada verdiği  hizmetin üstüne bir de para ödenen çok az iş vardır. Türkiye’de Bankacılık  yaklaşık 20 sene önce girdiği bu yolda gaza öyle bir bastı ki  bundan sonra durmak mümkün olmayacak.

Tahmin ettiğiniz üzere maaş anlaşması mukabili promosyon ödenmesinden bahsediyorum.

Bugünlerde astronomik rakamlara varan maaş promosyonunun tarihçesi çok eski değil.  1990’ların ortalarından itibaren bireysel bankacılık işlerinde oluşan satış imkanı ile birlikte çalışan maaşına aracılık etmek önemli bir kazanç kapısına dönüştü.

Uygulama ile ilgili yasal düzenleme ancak  2007’de yayınlandı. Bu düzenleme esasen kamu çalışanlarına dairdi.  2017’de ise emekliler için de promosyon ödenmesine dair düzenleme hayata geçti. Emekli ve kamu çalışanları promosyon ödemesinden bizatihi yararlanırken, özel sektör firmalarında çalışan maaşı için alınan promosyonu doğrudan firma bünyesine katmak sıkça görülmektedir.

Sonuç her 2 halde de değişmez.

Banka  parayı öder.

Türkiye’de kaba hesapla 25 milyon çalışan ve emekli var. Bunlara  Bankalar genelde 3 yıllık maaş anlaşması karşılığında senede 1000 TL ödese 25 milyar TL’lik bir promosyon bütçesi ile karşılaşmak mümkün.  Diğer yanda bugün senede bin lira çekirdek parası bile değil.

Bir de bu promosyonu kamu bankalarının da önemli ölçüde ödediği dikkate alındığında emekli ve kamu çalışanlara bir cepten alıp diğer cebe aktarım yapılan bir acaip düzen söz konusu.

Öte yandan maaşına karşılık promosyon alamayan tek çalışan kesimin de Banka mensupları olması işin en ironik yönü.

Peki işler bu noktaya nasıl geldi?

Promosyon pazarlığının artık çılgınlık boyutuna gelmiş olduğunu kabul etmek gerekiyor.  Serbest piyasa ekonomisinde alan ve satan razı ise bunu eleştirmek yerinde bir tutum mu?

Öncelikle mevzuatsal açıdan bakacak olursak Türkiye’de vadesiz mevduata faiz dışında fayda sağlamak kanunen yasak. Oysaki devlet bile mevcut düzenleme ile maaş promosyonunu uygulanabilir görüyor. Bu da kendi içinde bir çelişki. Çünkü maaş anlaşması evvelemirde vadesiz mevduat hesabına para yatmasını zorunlu  kılıyor. Sadece hesabına para yatması nedeniyle promosyon alıp Bankanın hiçbir ürününü kullanmamak mümkün. Bu açıdan bakıldığında yasa koyucunun da burada vatandaş lehine diye buna göz yumduğunu söylemek mümkün.

Ancak maaş promosyonu Bankacılığın kendi hizmetini üstüne para verip kullandırma yönüyle sektör açısından ağır bir prestij  kaybına karşılık geliyor. Hesabındaki 7517 liranın 7500’ünü ATM’den çekip 17 lirasını çekemeyen müşterinin  “17 lirası üzerinden Bankanın ne müthiş karlar yaptığı” düşüncesine altyapı bundan daha iyi nasıl sağlanır.

Bankaya daha önceden haber vermeden 50 bin lira nakit çekemedim diye BDDK’ya şikayette bulunan müşteri için izahatta bulunmak  Bankacının görevidir. Ancak şikayet eden müşteri bu parayla faturasız mal alacağı konusunda kimseye izahat vermez.

Bankacılığı insanların parası üzerinden kar yaratan bir tür devirdaim makinesi sananlar için promosyon bankacılığından daha iyi gerekçe olur mu?

Üstelik promosyon rekabetini başlatıp memleketin hayatta bankaya işi düşmemiş ahalisini müşteri yapmak için harcanan karşılıksız çalışan emeğinin de bu hesaplamada yeri bulunmamaktadır.

Promosyon bankacıları Frenkçesi “Retention” olan biz gariban Türklerin “Elde Tutma” dediği işin kolay yolunu 20 yıldır bulmuşlar. Bu 20 yılda ürün kullanımı bazlı bir promosyon sistemi geliştirmeyi dahi  başaramadan giderek  çığa dönüşen bir promosyon  pazarı yarattılar

Bu “0 Toplam” oyununda 4 vereni  5’le geçen elini oğuşturdu. Ama hevesi 5.25 ile azıcık kırıldı ve burada “Son sözü ben ederim” diyen 7 yi 7,5’u gözden çıkardı bile.

Bankacılık kendi çalışanının göz nuru alınteri olan emeği müşterisine üzerine para vererek kullandırarak aslında öncelikle olarak kendi özsaygısını sıfırlamaktadır. Bu basit bir kar/zarar- breakeven hesabı değildir.

Bankacılık promosyon bankacılarının ağır yükünü maddi olarak kaldırsa bile manevi yükü taşınamaz olmuştur.

Popülizmden beslenen bu ülkede bu konuda da kral çıplak demek için zaman çoktan geçmiştir.

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum