NEDEN AYNI GEMİDE DEĞİLİZ


 

 

1980’lerde ABD Maliye Bakanı olan James Brady’nin meşhur lafıdır.

“Ülkeler batmaz. Ülkelere borç veren bankalar batar.”

Brady bu sözü Latin Amerika borç krizi üzerine söylemiştir. Ülkelerin, yani egemen devletlerin batma olasılığının olmadığını öngören bankaların, hesapsızca bu ülkelere borç vermesi sonrası yaşanan krizi tarif ederken kullandığı tabir tam olarak buydu.

Sayın Cumhurbaşkanının “aynı gemideyiz gemi batarsa hepimiz  boğuluruz” ifadesini duyunca Brady’nin bu sözü geldi aklıma.

Sonuçta Türkiye batmayacağına göre batacak olan kimdir?

Erdoğan’a bakacak olursak ülkede hepimiz tek bir gemiye binmiş durumdayız. Gemi dalgalı bir denizde yol alıyor ve batarsa hepimiz etkileneceğiz.

İlk bakışta anlamlı da gelse bu benzetmenin en büyük yanılgısının öncelikle ülkede herkesi aynı geminin yolcusu  görmek olduğu kanısındayım. Serbest piyasada, tam rekabet ortamında herkesin aynı gemide olmasına imkan  yok. Örneğin Erdoğan’ın Maliye Bakanı da olan damadı Albayrak, bize dolarla maaş almadığımız için doların artışından endişe duymamamız gerektiğini söyledikten kısa bir süre sonra Türk parası alım gücünü neredeyse tamamen yitirdi.

Ücret gelirlerine dayalı kesimin ev ve araba alması imkansız hale geldi. Aralarında benim de olduğum pek çok insan kıdem tazminatı olarak biriktirdiği TL’lerin en temel birikim metası olan ev ve araba alma gücünü yitirmesi sonucunda neredeyse bütün ömrünü ziyadesiyle boşa  harcamış oldu. (1)

Üstelik bütün bu sürecin mağduriyetini yaşayan pek çok insanın ekonomik kriz olmasın denilerek emeklilik hakkı çok önceden ötelenmişti.

Yine kendimden örnek vermek gerekirse; 2022’de değil de  çalışma hayatıma başlarken bana taahhüt edildiği şekilde 25.yılımın sonunda, yani 2016’da emekli olmuş olsam sahip olacağım alım gücü bunun en az 2 belki 3 katı olacaktı.

Peki bir çalışan olarak bu kayba uğramış olmama karşılık aynı dönemde araba,ev satın alanların ekonomik krizden benim gibi etkilendiğini söylemek mümkün mü?

Bir taraf servetine servet katarken bir taraf servetinin erimesini çaresizce seyretmektedir.

Peki aynı gemide olmuş olsaydık bu durum geçerli olur muydu? Tabii ki olmazdı.

Gemi  kimileri için tam yol giderken kimilerini kıyıda sığ bir kumsalda döndürüp durmaktadır. Kimisi 80 metrelik motor yatta mavi tur yaparken kimisi Üsküdar-Beşiktaş motoruna bile binerken akbilindeki kontürün hesabındadır.

Cumhurbaşkanının gemi metaforu iktisadi alanda yapılan ağır yanlışların asıl müsebbinin toplumsal sosyal mutabakata sırt çevrilmesinin de bilincinde  olmadığını gösteriyor.

Toplum sözleşmesini Jean Jacques Rousseau’dan da okusanız (2) İbni Haldun’dan da okusanız (3) sonuç değişmez. Çünkü sosyal bilimlerin yasaları doğa yasalarından bile daha kesin ve  tartışmasızdır. Örneğin Dünyada yerçekimi yasası Mars’takinden farklıdır. Dolayısıyla fizik kuralları uzayda farklı işler. Ama Mars’ta kurulacak bir kolonideki hukuk, sosyal, siyasi ve iktisadi kurgu dünyadaki ile birebie aynı olacaktır.

Duverger’in Seçimle Gelen Krallar kitabını okumayı bırakın kapağını çevirseydiniz (4) seçim kazanmanın ne denli anlamsız ve ilk seviye bir demokratik süreç olduğunu görebilirdiniz. Yazılı bir anayasası olmayan İngiltere’nin başındaki ölümsüz kraliçesiyle dünyanın en ileri demokrasisi olması size ufacık da olsa bir ipucu vermeliydi.

Cumhurbaşkanının gemi yanılsaması içinde olması doğal. Çünkü ülkenin bütün dümenini ele geçirmiş bir kaptan hüviyetine büründü. Oysa devlet denilen aygıt istenildiği kadar cesamet kazanırsa kazansın sonuçta aslolan toplumsal dinamiktir. Devlet aygıtını Sosyalist rejimler tek bir dümene tabi tutmayı çok uzun süre denediler. Ellerinde atom bombası olmasına rağmen ayakta kalamayan bu rejimlerin tekelci ve tek dümenli sistemin neden sürdürülemez olduğunu göstermeye kafi geldiğini düşünmeliyiz.

Hepimiz aynı gemide değiliz.

Biz bir gemide değiliz .

İnsanlık tarihinin akışı içinde doğrular ve yanlışları tercih eden pek çokları gibiyiz.

 

 


(1)    Kıdem tazminatımın enflasyonla erimesi nedeniyle oluşan zararın kamusal müsebbiblerine karşı tüm yasal haklarım mahfuzdur.

(2)    Politika ve ahlakı farklı eIe aIanIar, her ikisini de asIa anIayamazIar. JJ Rousseau

(3)    Tarih alanında düşülen yanlış ve yanılgının ince bir nedeni var: Çağlar değişir ve günler geçip giderken, toplumların, kuşakların durumlarının da sürekli olarak değiştiğinin gözden kaçırılması.  İbni Haldun

(4)    Halkının mutluluğu için ça­lışan kral düşüncesi sadece insandaki baba sevgi­sinin bir başka yönüdür ve gerçeğe uyduğu pek az görülmüştür. Bu biçim iktidar kendisini kabul ettir­mek için gizlenen iktidardır. Duverger

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum