Hayatın , Filmlerin , Trenlerin ve İnsanların Sırlarına Dair


 



Dağılmamış bir Sovyetler  Birliği’nde hayat nasıldı?

Komünizmin demir yumruğu altında yaşanan yıllarda geçen ama  siyasetten bir replik dahi içermeyen bir film izlemek başlı başına özgün bir deneyim.

Sovyetlerin yavaştan dağılmaya yüz tutmasına dair tek ipucu Madene çalışmaya giden gencin “ofis” açmak için para biriktirme hayali kurması. Ne dersiniz 2020’nin oligarkları arasında yerini almış mıdır bu golgesiyle kavga eden içi kıpır kıpır maden teknikeri?

Finlandiyalı kızın yataklı vagonunu paylaşan Rus maden teknikeri olasılığı bizim gibi cinsiyete göre dizayn edilmiş ülkeler için fazlasıyla hayalci. Bugün hızlı trende yan yana bile oturamıyor iki farklı cins.

Sovyet yada genel olarak Doğu Blokunun Stalinist Reel sosyalizmin tüm baskılarına rağmen Türk toplumuna nazaran birey olmayı başarmasında cinsellik obsesyonundan uzak olmalarının katkı verdiğine inanıyorum.

Türkiye’nin asli sorunlarından biri yada birincisi kadın erkek ilişkilerindeki “obsesif kompulsiv” hal iken en zor siyasi badireleri geçen doğu bloku ülkelerinde bu konudaki doğru yaklaşımlar bu ülkeleri daha korunaklı hale sokuyor.

Bize en benzeyen otoriter Macaristan bile otoriter liderinden iktisadi performans bekliyor ve onun sadece kaba otoriter diline tabi olmayı reddediyor.

Bütün bu girişe ihtiyaç duymam bize “Uzay1999” gibi gelen Soğuk Savaş yıllarının Demirperdesinde geçen bir tren hikayesini kavramsal bir çerçeveye oturtma çabasından. Hikaye Moskova’da ve hiç de komünist  kısıtlamalardan etkilenmişe benzemeyen bir parti ortamında başlıyor. ODTÜ’de öğrenci iken “Yuluğ Tekin Kurat” hocanın meşhur tasviri geliyor aklıma :

“SSCB’de de çok iyi hayat yaşarsınız. Yazarlar, sporcular, sanatçılar toplumun kremasından fazlasıyla yararlanırlar.”

Bir Profesörün evi SSCB’nin sonu yakın olmasa da eğlenceli olabilir yani.

Bu eğlenceye dahil olan Finli tarih meraklısı kızla beraber ağzımızın suyunu akıtan bir tren yolculuğuna çıkıyoruz. Trenle yolculuk yapmak  SSCB döneminde bile olsa konfor dolu bir deneyim olmalı. Yemekli vagondaki  abajurlar, yemek listesinde ağız şapırdatan seçenekler…. Ve sadece 2. Mevkideyiz.

Finli kızın 2.mevki bileti makul geliyor kulağa, Rus Madenci de belli ki sermaye birikiminde yolun çok  da başında değil. Deri çantayı tespit eden Finli serseri ile konuşmadan anlaştıkları nokta da bu olsa gerek.

İşçilikten patronluğa yol almak için doğru zamanı seçmiş Rus Madenci ile Finli kızın kesişim kümesinde önyargıların yükü çok ağır. Ama önyargıya bile yer bırakmayan bir kabalıkla açılış yapıyor erkek tarafı. Kız tarafı için işler daha zor . Şiddete maruz kalma endişesi ağır basıyor ama uğradığı duygusal şiddet daha ağır geliyor ve yolculuğun asıl hedefi olan kaya resimleri için yola devam kararı alıyor.

Yola devam kararının sağlamasını uzun tren yolculuğunda insanlar kalp krizinden ölmesin diye planlanmış gece durağında binbir nazla gittiği yaşlı kadının evinde yapıyor. “Yüreğinin götürdüğü yere” gittiği için gayet huzur dolu bu yaşlı kadın ona  yaptığının ne denli doğru olduğunu teyit eden bir iç sese dönüşüyor.

Bu arada bir hırsızlık da madenciden görüyoruz. Ama bu hırsızlıktan çok ödünç alma hikayesi.  1990’ın kışında Sovyetlerde AVIS vardı da araç kiralamadık mı?

Filmin iki insanın tam da zamanın bu noktasınde kesişmelerinin arkasında yalnızlıkları olduğuna şüphe yok.  Peki onları kesiştiren ne? Neden serseri kamerayı alıp kaçtı da Madenci Petrogliflere kadar kıza eşlik etti.

İşte tam burada hayatın , filmlerin , trenlerin ve insanın sırrına eriyoruz. Yaşlı kadının söylediğinin manasını bir kez daha anlıyoruz. İster bir madende çalışıp  ideal bir gelecek için hayal kur, ister tarihin derinliklerinde kalmış taşlar için heyecanlan. İnsanlar ikiye ayrılır enerjiyle dolu olanlar ve enerji tüketenler. Enerjiyle dolu  iki insan birbirini besler büyütür ve enerjisinden bize de bir şeyler kalır.

Yüreğin götürdüğü yere gidenler yüreklerini büyüterek giderler . Onlar yaşamdan zevk almayı ideallerinin önüne değil yanına koyarlar.

6 numaralı kompartımana denk gelen tam da bu iki insandır işte.

 

 

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum