BİSİKLET SÜRMEZLERSE BİSİKLETLİLER GÜVENDE OLUR

 


Türkiye’de kısa aralıkla 2 büyük kaza meydana geldi. İkisi de bir yönüyle kopya kağıdı kazalardı. Büyük kazalardan önce daha küçük kazalar olmuş ardından ağır tonajlı araçlar   bu kazaların olduğu noktalara dalış yapmışlardı.

Bisiklet kazalarını önlemek/etkilerini azaltmak için yasal düzenleme yapıldığı haftanın hemen içine denk geldi bu kazalar. Bu düzenlemeler kask ve gece sürüşlerinde reflektörlü yeleklerin giyilmesinin zorunlu kılınmasıydı.

İlk bakışta; “ne var bunda; kask da yelek de faydalı ekipmanlar” diyebilirsiniz. Ben geceleri zorunlu olmadığım sürece ( ki neden gece bisiklet sürmek zorunda olayım) bisiklet sürmekten zaten hazzetmem. Bisikletle gece gezmenin esprisini anladığımı söyleyemem. Gündüz ise özellikle  yokuşlu bir tur yapacaksam kaskı kesinlikle ihmal etmem. Yokuş aşağı inerken bisikletin ufacık bir hatada tepetaplak olması ve kafanızı bir yere vurmanız ihtimal dahilindedir. Bu nedenle kask koruyuculuğu kanıtlanmış bir ekipman olarak vazgeçilmezdir.

Bisiklet sürücüsüne yokuş inip çıkacaksan  kask giy yada gece görünür ol demek; çamaşır suyu içilmez, çıplak elle elektrik kablosu tutulmaz, 8. Kattan aşağı atlanmaz demekle eşdeğerdir.  

Peki bisikletlileri korumak için onlara kaskı yeleği zorunlu tutmak bir çözüm mü?

Türkiye’de bunu çözüm  olarak yansıtıp “bakın biz bisikletlileri çok önemsiyoruz” diyen birileri var. Bunlara göre bisikletli, kask ve yelek giyerse güvende olacak!

Peki aynı gün birbirine çok benzeyen iki kazanın oluş senaryolarını dikkate aldığımızda sizce bisikletin derdi kask yada yelek mi?

Türkiye’ye özgü çözümlere alışkınız. Örneğin dünyanın tamamında ekonominin kuralları vardır.  Bu kurallar Patagonya’dan Kuzey Kutbuna aynıdır. Bizde ise konu ekonomi olunca kural  değil öngörü öne çıkar. Bana göre deyip işin içinden çıkılır. Diğer yanda ekonomi kurallarına bu muamele yapanlar tıptan, savunma sanayinde en yeni teknoloji, kural ve sistemlerin savunucusudurlar. Bu konuda dünyanın da en ilerisinde olmak için çaba harcarlar. İHA lar SİHA’lar en ileri teknolojinin en ileri savunma sistemlerinin parçası olarak teknolojinin tüm güncel kurallarından yararlanır. Sosyal konu ve bilimlerde ise güncel kural yoktur . Algı vardır,manipulasyon, siyaset propagandası vardır. Peki sonuç değişir mi? Tabii ki hayır. Fizik kurallarına uymayan İHA nasıl uçamazsa, ekonomi kurallarına uymayan ekonomik kararlar da işlemez.  Bunu işletmek için daha fazla kurala , sisteme ve yapıya ihtiyaç duyarsınız. Giderek kuralların içinde boğulur atom fiziği profesörüne dönersiniz.

Bisiklet yolu bulunmayan ve bisiklete yada genel olarak diğer taşıtlara saygı duyulmayan bir trafik sistemi içinde trafikte en zayıf halka olan bisiklete kural yüklemek aslında Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar  jargonu ile tam bir “MIŞ gibi yapmak”tan başka bir şey değildir.

Bu Türkiye’de trafik kazalarının neredeyse tamamı kötü araba kullanan sürücülerden kaynaklanmışken cezaların neredeyse tamamının aşırı hıza kesilmesi ile aynı kökten gelmektedir. Sistem kötü sürücüyü cezalandırmaz.  Sadece en kolayına gelen alanda cezayı keser. Ceza bambaşka yerde sorun bambaşka yerdedir.

 

Bisiklet azami 20-25 km hızla yol alabilen bir araçtır. Bisiklete çarpan araç  kaza yapmış değildir. Bisiklete çarpan araç bilinçli yada bilinçsiz cinayet işlemiş demektir. Yolda giden bir köpeği yada kediyi ezmekten fakı yoktur bisiklete çarpmanın.  Bisiklet kazasından söz etmek en fazla bisikletin taşıta çarptığı haller için geçerlidir.

Türkiye kolektif başarısızlığını, para biriminin değersizleşmesinde nasıl buldu ise bisiklet kazalarında da bisikleti mesul gören anlayışla teyit etmektedir. 

Biat kültürüne tabi halkın içinde biat kültürüne tabi bisiklet sürücüsü, bisiklet dernek başkanı olmasından daha doğal bir durum yoktur.

Bunlar zamanında okullar olmasa milli eğitimi nasıl güzel idare ederiz diyenlerle ruh ikizidir. Acı olan o ki dünyanın karbon ayak izini yok etmeye çaba sarf ettiği zamanlarda bile Türkiye’de egemen anlayış kendini hala bu şekilde göstermektedir.

Rahmetli Uğur Mumcu’nun deyimiyle. Bu düzen böyle gitmez.


(Görsel Sayın AYDAN ÇELİK'e aittir)

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum