BU DÜNYADA VANYA DAYIN OLACAK


 

Shakespeare hayat bir sahne bizlerse oyuncularız diyordu.

Murakami’nin bir öyküsünden yola çıkan “Drive My Car”dünya sahnesindeki bu oyunu meslek edinmiş bir kahramanın hikayesini bizeanlatıyor.

3 saatlik bu yol hikayesinin “Yol değil bize yoldaş gerek “ sözünün hakkını sonuna kadar verdiğini söylemeliyim.

İlk yarım saati prolog olarak geçen film eve gelen kahramanımızın eşinin ölümüne tanık olmasıyla   gerçek anlamıyla başlıyor.

Çok sevdiği ama ihanetine de şahit olduğu eşinin ölümüyle sarsılır ama hayat yine de devam etmektedir.

Ölen eşinin sesi 15 senelik arabasının kasetinden Vanya Dayı’nın repliklerini okumaya devam eder.  Tokyo’dan Hiroşima’ya geçeriz hep birlikte. Bu defa Çehov’un Vanya Dayı oyununu sahnelemek için bir araya gelen çok dilli bir grubun yönetmeni olarak görürüz onu.

Arabasını zorunlu olarak kadın bir şoföre emanet eder ve eşinin dilinden  Vanya Dayı’yı beraber dinleyerek sabah ve akşam yol alırlar.

Oyunun kadrosu uzun bir  mülakatla seçilir. Vanya rolü için karısının ona ihanet ettiği oyuncuyu alır ekibe. Tereddüt etmez. Çehov  diyalogları bir arabanın içinde bir prova odasında yankılanır durur.

Neden Çehov sorusunun yanıtı   “basit, sade ve kıymeti sonradan anlaşılan,  tekrar eden”  diyaloglarındadır.  Gerçeği  bazen  sözlerin kendisinden değil onların söylenişinden anlarız ve ayırt ederiz. 

Yönetmen ve şoförünün Çehov’un eşlik ettiği yolculukları tam da bunu sağlar. Her ikisi de kendi geçmişlerine dalar ve geçmişin karanlığından aynı arabayı paylaşıp sakince Çehov dinleyerek sıyrılırlar.

Murakami’nin kısa bir öyküsünden çekilen çok uzun bir filmden söz ediyorsak  ve içinde Çehov ve araba yolculuğu da varsa bir macera filmi izlemediğimizden eminizdir. Yine de 3 saatin sonunda bir maceraya tanık  olduğumuzdan da şüphe duymuyoruz.

Tam da Shakespeare’in kast ettiği sahnede geçen bir macera.  Hepimizin hem oyuncusu, hem yönetmeni hem de seyircisi olduğumuz macera. Yani hayat.

Bulutsuzluk Özleminin şarkısını yazdığı gibi yaşamaya mecbur oluşumuz bir macera değilse nedir zaten. Bunu bugün söylemek sıradan gelse de ilk kez yüksek sesle söyleyen Çehov’dan başkası değildir.

Vanya Dayı’nın geçmişin hatalarına hayıflanan karakterleri gibi biz de geçmişin yüküyle eziliriz. Bundan kurtulmanın yolu nedir? Konuşmak dinlemek yada ikisi birden mi? Bu soruların yanıtını arayınca bulmak mümkün olmasa da hayatı akışına bıraktığınızda karşınıza çıkan çözümler bazen sizi bile şaşırtabilir.

Modernin şafağında yazan Çehov’dan Post Truth çağına atılan 3 saatlik bir teğel için oturmalıyız bu filmin karşısına. Çehov için Nabokov; “gezegenler arasında yolculuğa çıksam yanıma onu alırım” demiş. Bunun sebebini anlamak için Japonya’nın 3 şehrinde araba ile bir yolculuğa çıkmak şart olmasa da bu yolculuğun hikayesine şahit olmak yararlı olabilir ve oluyor da.

Yaşamaya mecbur olmanın ve geçmişin ağır acılarından çıkışın yolu biraz da sakince onların içimizden geçmesine izin vermek onları anlatmak ve dinlemek değil midir?

Bunu yapmak için hayatın gayet basit araçlarından fazlasına ihtiyacımız yok aslında.

Keder, suçluluk duygusu, korkular, kuşkular ve daha pek çok zor duyguyu gerçekten hissetmek ve bu duyguların hepsinin köklerine inip onlarla yüzleşmek için bize sadece zaman değil iyi bir yol arkadaşı da gerek. Birlikte sessizce aynı arabada oturacak bir dostunuz yoksa aslında ne kederden ne acıdan ne de korkularınızdan arınabilirsiniz.

Yine de bunu yapabiliyorsanız yaşam denilen ve sonu illa ki belli olan bu çizginin üstünde düşmeden yolunuza devam edebilirsiniz.

Tam da Vanya Dayı’ya sarılan Sonya’nın söylediği gibi :

“Ne yapabiliriz? 

Yaşamak gerek! 

  Yaşayacağız Vanya Dayı. 

Çok uzun günler, boğucu akşamlar geçireceğiz. 

Alın yazımızın bütün sınavlarına sabırla katlanacağız. 

Bugün de, yaşlılığımızda da, dinlenmek bilmeden, başkaları için çalışıp didineceğiz. 

Ecel saati gelip çatınca da uysalca öleceğiz ve orada, mezarın ötesinde, çok acı çektik, gözyaşı döktük, çok acı şeyler yaşadık diyeceğiz... 

Ve Tanrı acıyacak bize ve biz seninle, canım dayıcığım, parlak, güzel, sevimli bir hayata kavuşacağız ve buradaki mutsuzluklarımıza sevecenlikle, hoşgörüyle gülümseyeceğiz ve dinleneceğiz...  
inanıyorum buna dayıcığım, bütün kalbimle, tutkuyla inanıyorum...” 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum