BENEDETTA : MODERN ÖNCESİ NE DEMEKTİR? NE İŞE YARAR?
Eski topluma
dair ne anlatırsanız anlatın bugünün
yargıları ile değerlendirmeyin.
Modern
öncesi toplumun bireyleri dünyanın neresinde olursa olsun benzer insanlardı.
Teknolojiye ulaşımları arasında fark neredeyse yoktu. Konforları farklı da
olsa, yedikleri, içtikleri, ulaşım için kullandıkları her şey birbirinin üç
aşağı beş yukarı aynısıydı.
Moderniteyi
tek cümle ile tanımlamak gerekirse insanların teknoloji ile olan ilişkisi demek
yerinde olacaktır.
Çok iyi at
yada çok kötü at arasındaki farkı özel
jet ve metrobüs ile mukayese edin mesela.
Bu girizgahı
yapma nedenim özellikle bizim toplumumuzda modern öncesi dönemi bugünün değer
yargılarıyla yargılayıp taraf tutanların kahir ekseriyette yada kahir gürültüde
olmasıdır.
Modernite
öncesinde olup biten her şeyi bugünün kriterleri ile ele alıp siyaset yapan
başta Türkiye Sağının hemen tamamının
maluliyeti budur.
Yazık ki
Türkiye’nin soğuk savaş döneminde iki kutuptan birine yanaşma adına tüm
varlığını bu uğurda feda etmesi de tam bir çarpık pre-modern anlayışın
eseridir.
1789 Fransız
Devrimi ürünü milliyetçiliği Atilla’dan başlatıp, Reagan’ın SSCB’yi devirmek
için finanse ettiği Mücahitlerden sahabe yaratmak tam da bu çarpık anlayışın
nirvanasıdır.
Premodern
çağ da premodern insan da sizin siyaset alanında kullanacağanız at piyon kale
fil değildir.
Ben bu
konuda Mustafa Özel’den mülhem tek bir cümle daha edip asıl amacım olan filme
dair yazacağım.
“Değişim
evrenin doğasında vardır.
Yavaş
Değişim diyen muhafazakar
Hızlı diyen
sosyalist
Mutedil
olsun diyense liberaldir.”
Değişim
olmasın diyen de enayinin dik alasıdır (Bunu Özel söylemedi ama ima etti)
Bu kavramsal çerçeveyi tanımladıktan sonra gönül rahatlığıyla Benedetta’dan bahsedebilirim. Çünkü Benedetta saf bir premodern dönem filmi. Başından sonuna hem iyi çekilmiş, hem iyi oynanmış hem de iyi anlatılmış bir modern öncesi hikaye.
Moderne dair
tek bir gönderme dahi yok.
Tabi
lezbiyen bir hikayenin bu kadar cüretkar tasviri ancak modern dönemde mümkün
olur. Post Truth çağdayız ne moderni derseniz cevabım modern derken kelime
anlamında yani medeni, yani önyargısız dönem ve yer olarak ifade ediyorum.
Yoksa maazallah
bir tekkede camide kutsal bir objeyi mesela bir tesbihin imamesini kullanıp
birbirini tatmin eden dervişlerin filmini çekmeye kalkan yönetmen için Silivri bayağı
soğuk olacaktır.
Ama
Verhoeven’in ülkesinde insanlar dinlerinin başkalarının filminden de
şarkısından da etkilenmeyeceğine gayet eminler. Bir tek İslam ülkelerinde bu
işler böyle oluyor (Not: Demokrasi ile yönetilen dünyada tek bir İslam ülkesi olduğu söyleniyor)
Filmi biraz
Gülün Adı biraz Passion (İsa’nın Çilesi) imgeleriyle izlemek mümkün. Tabi
yüreğimizi yaralayan bir diğer konu. Bizim tektipleşen şehirlerimize
kasabalarımıza inat 1600 bilmem kaçtan beri aynı olan Pescia kentini görmek
yürek yakıcı.
Bugün
ortalama TC vatandaşının gözünü bağlayın , Anamur’dan Boyabat’a Erciş’den
Seferihisar’a götürün aradaki farkı ayırt edemez. Betonun ağır yükü altında
standartlaşan Anadolu’ya karşı Avrupa ortaçağ köyleri , kasabaları, kentleri
buzhane elması gibi kütür kütür.
Çok ufak
yaşta evlatlarınızla seyretmezseniz iyi olur diye düşündüğüm Benedetta için tabii ki saatlerce konuşabilir bunu da yazıya
dökerim. Lakin yapmayacağım. Verhoeven
bu filmi niye çekmiş, dinle arasında mesele mi var topuna falan zinhar girmem.
Bana ne bundan. Ben son derece iyi anlatılmış bir hikayeyi (ki filmin başında
olaylar gerçek diyerek gardını da almış Paul üstad) izledim.
Bunun
teleolojik yorumunu Papalığın üstadlarına bırakmakta hayır var. Benedetta
sorunlu bir arkadaş olabilir ama bugün Benedetta’dan pek çok kat sorunlu
milyarlarca insan dünyayı yaşanmaz kılıyor.
Ruhun ışık
olsun Benedetta. Kuyruklu yıldız gibi hep parla.
Yorumlar
Yorum Gönder