ŞİFACI BİR SÜPER KAHRAMANA VE DÜNYANIN (KURTU/YOKO)- LUŞUNA DAİR
Sağlık hasta olmama hali ise şifa da huzursuz olmama halidir.
Şifa sağlığı da kapsayan bir bütünlük bir tam olma eksik
bırakılmama duygusudur.
Sağlık için gittiğimiz gibi şifa için de doktora gidebiliriz ama
şifayı sadece doktorda değil farklı yerlerde de buluruz. Bazen bir bardak su,
bazen iyi uyunmuş bir uyku, bazen içimizi ısıtan güneş ve bazen de bize dokunan
bir el.
1986’nın 29 Nisan’ında Liseyi bitiriyor olmanın heyecanı iyiden iyiye sarmışken bir Cumartesi günü hep beraber taşra şartlarında ev partisi yapmıştık. Parti dediğimize bakmayın Kola fanta pasta.
Bırakın cepte
telefonu evde bile telefonun ekstra olduğu günlerdi. Nasıl buluşuyorduk
bilmiyorum ama bir şekilde oluyordu işte. Şu gün şu saatte şurada ol. Saatin en
değerli olduğu yıllar.
Partiyi hatırlıyorum ama o günün Çernobil bulutlarının
dünyaya yayıldığı gün olduğunu yıllar sonra anımsadım.
Türkiye’de her daim hayat pahalı insan hayatı ucuzdu. Şimdi kadarolmasa da 1986’da da durum buydu. İşin ne denli tehlikeli olduğunu yıllar sonra
uzun burunlu , hamsi sesli, bir Laz delikanlının “İşte Gidiyorum Bir Şey
Demeden” sözlerinde anladık. İş işten geçmişti ama.
Çernobil’de patlayan reaktörün insanlık için değişim çarklarına
katkısı çok olmuştu. Sovyet İmparatorluğunun çöküşüne de katkı veren bir
süreçti bu yıkım. Pek çok başka sebeple beraber Çernobil faciası SSCB denilen
var oluşun tabutuna çakılan son çivilerden biriydi.
Pripyat, Çernobil’e sadece 20 km mesafede küçük bir yer. Bu yerden
1986’dan 7 yıl önce yani 1979’da doğan yada doğduğunu iddia eden Zhenia’nın
büyülü, maharetli ve şifalı ellerine dair bir filmden söz ediyoruz.
Bundan Sonra Hiç kar Yağmayacak filminin ana karakteri Zhenia’nın
memleketine 800 km uzaktaki Varşova’nın hemen yanı başında korunaklı Ventana Sitesindeki
macerasına tanık oluyoruz.
Zhenia’nın Çernobil patladığında yani 1986’da 7 yaşında
olamayacağı aşikar. Modern zamanların en modernindeyiz. Zhenia en fazla 20’li
yaşların ilk yarısında görünüyor ve 40’ını devirmesine olasılık yok. Bu
çelişkiyi cebimize koyup hikayeye devam ediyoruz.(*)
Ormanların kıyısında sterilleşmiş, neredeyse oyuncak evlere
benzeyen mükemmel bir müstakil evler sitesindeyiz.
Evler bile pandemi koşullarına uygun. Ayrık nizam; birbirinden
uzakta. İstanbul’da da giderek tercih edilen bir huzur ve güven ortamı ile
karşı karşıyayız.
Her şey düzenli, temiz, konforlu , ideal ve tek tip benzer. Burada
yaşayan herkesin asgari yaşam standardına dair bir şey söylüyor evlerin
geometrisi. Suni bir korunaklılık iliklerinize kadar işliyor.
Yine de eksik kalan bir şey var. Bu da huzur.Şifalı
elleriyle bu huzuru Zhenia veriyor. Parasını öderseniz huzuru da bulabilirsiniz.
Ana fikir bu (mu?)
Maddi dünyanın bütün konforu, huzuru bulmaya yetmiyor. Malum
“Dünyada mekan” bu ülkede de gayet sevilen bir tamlama. Ama mekan ne kadar
güzel olsa da huzur ancak içimizde ise var olabilir.
Zhenia’nın herkese iyi gelen ellerinin sırrı ne? 40 küsur
yaşında olması gerekirken gençliğinin sırrı nerede?
Bir sihir gösterisinin sonunda kaybolması aslında sihrin bizatihi
onun varlığında saklı olduğunu mu gösteriyor?
Soruların cevabını asla yağmayacak karın onun yitip gitmesiyle
yağmaya başlamasıyla alıyoruz. Hani hiç kar yağmayacaktı? Demek ki
yağabilirmiş.
Bu yağan karın bir kar gibi inen radyoaktif serpintinin
anılarını canlandırdığını anlıyoruz. Zhenia insanlığın kendini yok edecek
buluşunun yani atom bombasının icadı ile hayatımıza kabus misali giren
nükleer güçlerin bir ürünü, bir hayalet, bir süper kahraman aslında.
1986’nın Nisan ayında yok olan fani bedeni bir başka varlığa
dönüşmüş ve bir şifacı gibi kendine çıkış arıyor.
Şifanın peşindeki varsıl insanlar için Zhenia’nın verdikleri kafi.
Onun ellerinde düştükleri transta hemen yanı başlarındaki ormanın içinde
kendilerine huzur anları buluyorlar. Muhtemel ki o ormanın bir kısmı da onlar
bu cennete benzeyen yerde yaşasınlar diye yok edildi.
Onlar mutlu olsun diye vazgeçildi ağaçlardan, tıpkı şifacı Zhenia’nın
nükleer felaketin bir sonucu olduğu gibi onlar da bu çevresel kıyımın bir
sonucu.
Zhenia tek göz apartman dairesinde geçmişin karmaşık anıları ile
kendini anlamaya çabalarken, onun kapsadığı tek yatak sığan odadan kat kat
fazlasını tüketenler; şifa için onun ellerine muhtaçlar.
Ormanın yok edilerek yapıldığı evin bahçesindeki tek bir ağacın doğayı
kurtaracağını uman kanser hastası baba da belki Çernobil’in uzun dönemli
etkisinin kurbanı oldu.
Dünyayı bozan insanın daha fazla bozma kapasitesi neredeyse
sınırsız noktaya ulaştı. Bu sınırsız kapasiteye dur demek için ne yapmak
gerekiyor?
Şifanın peşindeyiz ama o da ancak bir yok oluş hikayesiyle mümkün.
İnsan yaptığı ne varsa tersini yaparak bu gidişe son verebilir.
Şifa arayışı için büyük evlerin, konforun, zenginliğin yetmediği belki de
bunu sınırladığını anlamak gerekiyor.
Kapitalizmin en gelişmiş versiyonuna sahip Almanya’da iktidar
ortağının artık Yeşil parti olduğu gerçeğini düşündüğümüzde ve Polonya’yı (veya
Türkiye’yi) bununla kıyasladığımızda varacağımız noktayı ve şu anda olduğumuz
yeri anlayabiliriz.
Zhenia’nın şifalı elleri hiçbir zaman var olmadı ama doğanın
şifası hep var oldu. Bu şifalı doğanın yok olmaması için yapmamız gerekenden
artık kaçamayız.
(*)Alec Utgof aslında 35 yaşında ama ne filmdeki ne de gerçek hayattaki hali bunu teyit etmiyor
Yorumlar
Yorum Gönder