İÇKİDEN KÖTÜ NE VAR?

Alkolün ÖTV’sine %47 zam geldiği günde 2020 yapımı Türkçesi Körkütük, orjinali “Another Round”  filmini izlemek değişik bir deneyim oldu.

Beylik deyimle ülkece geçmiş olduğumuz bu “zor” günlerde bir Danimarka filmi izlemek   çok da herkesin yapacağı bir şey olmasa gerek.

Yine de bazen gözlerinizi ve kulaklarınızı etrafa kapayıp dünyada neler olup bittiğine şöyle bir bakmakta fayda var.

Kopenhag’da bir lisede başlayan hikaye , rüya şehrin o bildik manzarasında güneşli bir yaz başı mezuniyet partisi ile bitiyor.

Okulun 4 öğretmeninin kendilerince dertlendikleri  sorunlara karşı çareyi giderek artan dozda alkolde bulmalarının hikayesi anlatılıyor.

Tarih, Psikoloji, Müzik ve Beden Eğitimi Öğretmeni 4 arkadaşın dertleri farklı ama çözümleri tek.

Bu çözümü referans olarak gösterdikleri teori ise tamamen bir yanlış anlaşılmaya dayanıyor. Bizim Çocuk Kalbi ile tanıdığımız Edmond de Amicis’in “Şarabın  Psikolojik Etkileri” kitabına yazılan bir  önsözün yanlış anlaşılması bu durumun sebebi.  Skaregud isimli bir Psikiatristin "insanların kanlarında olması gerekenden daha az alkolle doğduklarını" iddia ettiğini düşünüyorlar.

Tabii ki hiçbir bilim adamı böyle bir iddiayı savunmaz.

Ama içmek için bahane arayanlara bundan daha iyi gerekçe olabilir mi?

Madem kanımızda daha fazla alkol olmalıydı o  zaman bu açığı kapamak için içmemiz lazım. Üstelik bunun için akşamı beklememize de gerek yok. Zaten kanımızda eksik alkol varsa günün her saati içmeliyiz.

Hikayenin merkezindeki Tarih öğretmenimiz  derslerde  ve gündelik hayatta daha özgüvenli  olmak için,

Müzik öğretmenimiz Schubert’in Fantazisini bir virtüöz gibi çalmak için

Psikoloji öğretmenimiz sürekli üzerine çişlerini yapan 3 çocukla paylaştığı evde biraz olsun kendine huzur adası kurabilmek için

Beden eğitimi öğretmenimiz ise yalnızlığı ile başa çıkıp miniklere futbol öğretirken bile neden tam olarak bir otorite kuramadığını sorguladığı için.

Herkesin mazereti çok fazla. Ve içkinin dilleri çözen, derdi daha iyi anlatan kolaycılığı  herkesi hızla sarıyor.

Dersler daha iyi anlatılmaya başlanıyor, minikleri motive etmek daha kolay,  gençlere şarkı söylemeleri  için ruh kazandırmak daha mümkün ve üzerine işeyen çocuk o denli korkunç gelmiyor artık…

İçki hiç de kötü bir şey değil mi yoksa?

Kahramanlarımızın doğru sandıkları asılsız teori aslında gerçek mi acaba?

İçkinin içtikçe daha da cazip gelen sarhoş edici özü ile kendinden geçen kahramanlarımızın giderek daha da çok içip kendilerine zarar verici bir boyuta geçmeleri fazla uzun sürmüyor. Hepsi bu gidişin sonu olmadığını fark etseler de yalnızlığı bir kat fazla yaşayan Beden Eğitimi  öğretmeni için  hayata erken bir veda anlamına geliyor bu macera.

Arkadaşlarının tabutuna omuz veren 3 kahraman için yaşanan deneyim tüm acısına karşın hayatta tutunacak birer dala sahip olmaları sayesinde onlar için bilançoda artı hanesine kaydoluyor.

Filmimiz devalüasyonlardan sonra ancak filmlerde görebileceğimiz Kopenhag manzarası eşliğinde sona eriyor. 

%47 artıştan önce de alkol çok pahalıydı. Bir hesaba göre 2002’den bu yana alkole yapılan zam Asgari Ücrete yapılmış olsa şu anda asgari ücretin 50 bin lira civarında olması gerekiyor. Türkiye’de bir çok toplum kesimleri için  alkol bir stereotipi yani ezberi temsil ediyor.

Sterotiplerle yaşayan toplumlar başarısızlığa mahkumdur.

Danimarka’da asgari ücret kaç para bilmiyorum. Ama tahmin ederim ki sıradan insanların bütçelerinden çok daha az pay ile alkole ulaşmaları mümkün olmalı. Bizdeyse insanlar gargantuan alkol fiyatları nedeniyle sahte alkol ile kendilerini yok ediyorlar.

 Neticede milli geliri bizim10 katımızdan daha fazla bir ülkeden söz ediyoruz. Güncel milli geliri 62.000 Dolar civarında.

Zaten filmi izlerken Danimarka ile Türkiye arasındaki farkın alkol fiyatlarından çok daha fazla olduğunu anlıyorsunuz.

Filmin tüm karakterleri bireysel değerlerinin farkında, birey olabilmenin değerini anlamış insanlar. Mutlu yada mutsuz olabilirler. Bu mutlulukla ilgili bir şey değil.

Ama mutlu olabilmek için alkolün pahalı olması ve bir şişe içki almak için servet ödemenizin gerekmediğini anlıyorsunuz.

İstanbul gibi bir liman şehri olan Kopenhag’ın İstanbul’dan çok daha az güneş alan kıyılarında insanlar birey olmanın ayırdında bir hayat yaşıyor. Alkolden çok daha zararlı olanın birey olamayan insanlardan oluşan bir  toplum olduğunu anlamak için filmin arka planındaki hayatları gözlemlemek yeterli geliyor.

Evet alkol iyi bir şey değil . Alkol sizi sarhoş edip düşünce yetinizi sınırlayabilir. Ama dünyanın hiçbir içkisi kendi düşüncelerini sınırlamış, kendini sınırlamış insan toplumunun başına gelenler kadar kötü şeylere yol açamaz.

İçki bütün kötülüklerin anası değildir. Bütün kötülüklerin anası birey olamamış insanlardan oluşan başarısız toplumlardır.

 

 

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

EPİLOG

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum