KALAMAR'IN FAYDALARINA DAİR
Kalamar’ı kim sevmez?
Ben ızgarada severim. Tavası güzel olur ama bence
lezzetine varmak için sulu sulu ızgarasını yemelisiniz.
Kuyruklu telefona bile hayretle bakılan çağda doğup
post-truth çağına vasıl olmak her kula nasip olmaz.
Ben bu açıdan kendimi şanslı sayanlardanım.
Hem zevkle kalamar yiyebiliyorum hem de insanlığın son 45
yılda yaşadığı akıl ötesi serüvene birinci elden şahidim.
Yine de insan aklının yaratıcılığının sınır tanımazlığına
şahit olmak için bu defa Kalamar’ın Izgarasına yada Tavasına değil Oyununa denk
geliyoruz.
Claude Levi-Strauss’un yapısalcılık teorisinde “her
davranış, her gelenek, her dini pratik, her inanç, en anlaşılmayanları, en
doğaüstü görünenleri dahi dünyasal sebepler taşır” . Ve “İlk insan ile bugünkü insan arasında temel
anlamda farklılık olmadığı gibi bu benzerliğin keşfedilmesi sonucunda da insan
denen mefhumun müphemliğinin büyük oranda giderilebilmesi de sağlanır” denir.
Özetle yapısalcı bir bakışta insan değişmez araçlar
değişir ve insana dair hiçbir şey bize yabancı değildir.
Dünyanın özetinin özeti buysa Kalamar Oyununda da bu
özetin içinde insanlığın tarım toplumuna, sınıflı düzene geçmesinden bu yana
yaşadığı trajedinin önemli bir detayına şahit olmak mümkün oluyor.
Bu detay Hobbes’un deyimiyle “Homo homini Lupus” yani “İnsan
İnsanın Kurdudur” olabilir mi?
Diğer tarafta Marx içinde bulunduğu topluma dair kehanetinde işçi sınıfının bir gün hiçbir şey tüketemeyeceğini öngörmüştü. Marx Kapitalizmin işçi sınıfına taksit yapacak kadar akıllı olacağını ise öngöremedi.Gelecekteki gelirleri iskonto ederek pek ala tüketiminiz çoğaltabilirdiniz.
Peki ya gelecekteki gelirleriniz artmaz da azalırsa?
Ya tükettikleriniz aslında gelirlerinizin yetişemeyeceği
kadar pahalanmışsa?
O zaman tekrar Levi- Strauss’a dönelim.
Ne diyor Strauss
ilk insanla bugünün arasında fark yoktur. Sadece kullandığı araçlar
farklıdır. Onun dışında değişen bir şey yoktur, olamaz.
O vakit Kalamar Oyununda anlatılan hikayenin insanlığın
sağlık, teknoloji ve konforla dolu bir çağda başına gelmesinin ardında insana
dair önemli bir değişmezin olduğunu anlayabiliriz.
Kalamar Oyununun talihsiz oyuncuları, görevlileri ve VİP
leri arasındaki diyalektik Almanya’da
Köylü İsyanlarından, Anadolu’da Celalilere
kadar pek çok iktisadi kavgaya da gönderme yapıyor. Diğer tarafta öldürmenin sıradanlaşması,
yakma ritüelleri, organ kaçakçılığı üzerinden özellikle 20. Yüzyılın ilk
yarısını kana boğan faşizm pratiklerini anımsatıyor.
Ama dizinin son anlarında Kore’ye dair verilen ekonomik
datalar , hane halkı borçlanmasının geldiği seviyeye dair haberler işin aslında
geçmişte pek de görülmeyen bir boyut taşıdığı imasını içeriyor
Burada hemen itirazlar gelebilir ve Feodal çağın
senyorlerinin halk üzerindeki tahakkümü ile doğrudan bağ kurulabilir. Ancak
önemli bir farkın altını çizmek zorundayız bugün (çok azı dışında)toplumda tüm kurumlar halkın
ortak kararı ile kurulmuş meşruiyetlerin alanına tabiler (Yada en azından öyle gösteriliyor).
Peki bu meşruiyet ne kadar sağlıklı. İşte Kalamar Oyununa
dair gerçekten toplumsal yaşama düzgün bir hat çekmek istersek ya da bu diziyi
izlemenin bize ne faydası oldu dersek varacağımız nokta tam da bu olmalı.
Churchill ne demişti:
“Demokrasiden nefret etmek istiyorsanız ortalama İngiliz’e
bakın”
Yada
Socrates’in
“Cehaletin Demokrasiyi nasıl yok ettiğine” dair sözünü anımsayın.
O zaman grotesk görüntüler eşliğinde bir distopya niyetine
izlediğimiz Squid Game’i “meşruiyeti
toplumsal bazda iyi yönetemeyenlerin başına gelecek kötülüklerin en beteri”
olarak yorumlamak doğru olacaktır.
Batı neden gelişti Doğu neden geri kaldı gibi soruların
da asli yanıtı burada saklıdır.
Post Modern değil Post Gerçeklik çağında toplumsal
sözleşmesini doğru yada yanlış yapan toplumlar vardır. Bir zamanlar istense
dahi imkansız olan pek çok şey bugün mümkün. Çok daha az kaynakla çok daha fazlasına
ulaşabiliyoruz. Bunu ne kadar verimli kullanıyor ortak fayda yönüne
çevirebiliyoruz.
Sistemi suçlamak kolay ve tatmin edicidir.
Ama bunu yaptığımız sürece sistemin kölesi olmaya devam
ederiz.
Başarılı insan olmak nasıl mümkünse başarılı toplum da
mümkündür. Örnekleri gözümüzün önündedir.
Kalamar Oyununda resmedilen kolektif başarısızlık tam da
doğru deyimle ortak bir paydanın
eseridir. Onu değiştirmek ve dönüştürmek de sisteme katılan herkesin bunu
istemesiyle mümkün olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder