DÜNYANIN ÜZERİNDEKİ HAYALET
VİETNAM-AFGANİSTAN (sen kazandın ama ben haklıydım)
Adam Smith'in görünmez elinin gayet güzel biçimde piyasaları yönettiğine inananlar karşı cepheye galip geleli uzun zaman oldu.Yaklaşık 30 yıldır dünya sosyalizme karşı kapitalizmin zaferini kutluyor.
Sosyalizm
projesi 1991’de SSCB’nin dağılması ile çöktü.
1991’den
yaklaşık 45 yıl öncesine gittiğimizde soğuk savaş dönemiyle karşılaşırız. Bu
yaklaşık yarım asırda dünya iki kampa bölünmüştü.
ABD’nin kampı kapitalizmi, SSCB’nin kampı
sosyalizmi hedeflemekteydi.20. yüzyıla
damgasını vuran çatışma ikinci kampın dağılması ile neticelendi.
Dünya
komünist bloka karşı kapitalist blokun zaferini kutladı. Hatta hala entelektüel faaliyetine
devam eden Amerikalı yazar Francis Fukuyama bu durumu Tarihin Sonu olarak
selamlamaktaydı.
Bugün
Afganistan’da yaşanan sorunun kökleri tam da iki kamp arasındaki geçmiş çatışmaya karşılık
gelmektedir.
Bu sene
takip ettiğimiz Tokyo Olimpiyatlarından tam 40 yıl önce Moskova Olimpiyatları
Afganistan’ı Sovyetlerin işgali nedeniyle aralarında bizim de olduğumuz ülkeler
tarafından boykot edilmişti.
Olimpiyatları
kimin yapacağı yıllar öncesinden belli olur. SSCB belki de uzun yıllar boyunca
hazırlandığı bu organizasyonun boykotla gölgelenmesinden de büyük oranda olmak
üzere olumsuz etkilenmiş ve bir daha kendine gelememiş 10 yıl içinde de tarihin
geri dönüşüm kutusuna gitmiştir.
Afganistan savaşı sadece Olimpiyat açısından değil ama onunla beraber politik açıdan ve askeri açıdan da Sovyetlere yıkım getirmiştir.
Afganistan’da
ABD’nin SSCB’ye karşı desteklediği mücahitler arasında yetişmiş bir gencin Talibanı kurduğu düşünüldüğünde sürecin nasıl
bir bumerang gibi geri döndüğünü takdir edebiliriz.
Burada yine
aynı soğuk savaş döneminde ABD ile SSCB gölgesinde kapışan Vietnam ile
karşılaştırma yapmak ilk akla gelen seçenek oluyor.
Soru şudur
Vietnam’da savaş biterken Afganistan’da savaş nasıl oluyor da 40 yıldan
fazladır devam ediyor.
Daha politik
ve romantik versiyonunu blogumda yazdığım bu konuya dair Linkedin’in misyonu
içinde yapacağım yorum kapitalizm ve sosyalizm arasındaki mücadelenin birincisi
tarafından kazanılmış olmasının haklılık bazında bir netice
olmadığı yönündedir.
ABD blokunun
Sosyalizmi yenerken gösterdiği başarıyı sistemik olarak güçlü olmasına değil
oyunu daha iyi oynanmasına borçlu olduğu akla geliyor.
Diğer
taraftan bir diktatörlüğe dönüşen Sovyet tarzı sosyalizmin savunmasından söz
etmiyorum tabii ki.
Ancak
referans kaynağı Marx olan Sosyalizmin dünya tasavvurunun Adam Smith ve diğerlerine dayanan
kapitalizmden daha isabetli olduğu anlaşılıyor.
En azından
Vietnam ve Afganistan’ı Ho-Chi Min City (Saigon) ile Kabil’i en temel kriterlerde dahi
mukayese etseniz bu durum ortaya çıkacaktır.
Hemen hemen
aynı dönemlerde iki büyük güce karşı savaşan ülkeden hangisi bu savaştan karlı çıkmış
sadece buna bakılsa bile bu çatışmaların arka planına dair çok daha fazla teori
geliştirilebilir. Mukayese elma/armut
mukayesesi bile olsa meyvelerin güncel
durumu bize bu kıyasın hiç de haksız olmadığı düşüncesini verecektir.
Diğer
tarafta dünyanın karşı karşıya kaldığı başta İklim Krizi olmak üzere pek çok
küresel meselenin kapitalizmin , hele ki 1990’lardan itibaren daha da
azgınlaşan neo liberal başıboş kapitalizmin gezegenin başına ne çoraplar ördüğünü gösterdiğine kuşku duyan
var mı?
Seller
yangınlar ardı ardına dünyayı yaşanmaz hale getiriyor ve bunun arka planda gün be gün
ısınan ısıtılan bir dünya var.
Kapitalizmin
sosyalizme karşı elde ettiği zafer Sosyalizmi dikta olarak algılayan/servis eden bir dünya
sistemine karşı zaferden fazlası değilmiş.
Sosyalizmin
teorik olarak haklı olduğu alanların karşı taraftan kat be kat fazla olduğu
Afganistan ve Vietnam’ın temel ekonomik göstergelerine bakan , insan
yaşamına verilen katkıyı değerlendiren
hemen herkesin kolayca tespit edebileceği bir gerçeklik.
Ekonomik
faaliyeti yürüten herkesin aklında
tutması gereken bu perspektif bize
geleceğe dair önemli bir ipucu veriyor.
Avrupa’nın
değil belki artık dünyanın üzerinde bir hayalet dolaşıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder