HAYATIN DERSLERİ
HAY ATIN DERSLERİ
Bir toplantıya hazırlıksız çıktığınız hiç oldu mu?
Eminim bir çok kez.
Karşınızdaki gözler sizi izler ve siz neredeyse hiç
bilmediğiniz yada çok az bildiğiniz bir konuda dert anlatmak zorundasınızdır.
Burada karşınızdakiler konudan az çok haberdar ve bilgili
ise olacak netice az çok bellidir. Bir süre kıvırırsınız ama karşıda konuyu
sizden daha iyi bilen bir dinleyici muhtemelen bu acıya son verir.
İkinci şıkda ise acı sürekli hal alır. Karşınızda sizden
daha az bilgili bir grup/kişi vardır ve siz bu sefer blöfe başlarsınız.
Şansınızı denersiniz. Bazı durumlarda işe yarar bu taktik ve en az hasarla
kurtulabilirsiniz bu müşkül durumdan.
Pandemi kısıtlamasında izlediğim bir filmde Nazi Toplama
Kampında ölümden kurtulmak için kendisini İranlı olarak gösteren Yahudi mahkumun
hikayesini izlerken iş hayatında karşılaşılması olası bu tuhaf hal geldi aklıma.
Tabii ki tesadüfen eline geçirdiği Farsça bir kitabın
arkasına saklanarak bu yalanı kurgulayan mahkumun hayat ve ölüm arasında
kalması ile kıyaslayamayız. Ama çaresizlik hemen her zaman yaratıcı çözümler
getirir.
Mahkumumuz da Kampa gelen diğer mahkumların isimlerinden
yararlanarak uydurduğu sahte Farsça ile
muhataplarını kandırmayı başarır.
İsimlerin başını
sonunu kırparak uydurduğu bu dili konuşan bir kendisi bir de ondan Farsça
öğreneceği umudundaki Nazi Subayıdır.Bir taraftan da Hitler faşizminin
cinayetleri arka planda tüm hızla devam etmektedir. Filistin’de yaşanan katliam
devam ederken bir soykırım filmi izlemek de başlı başına farklı bir deneyim
aslında.İsrail yönetiminin Nazi Döneminde yaşanan orantısız şiddetin bir
benzerini Filistin halkına yaşatması tüm tarihsel/politik çerçeveye rağmen
anlaşılır ve affedilir değil.
Yine de ne soykırımı ne de İsrail devletinin orantısız
şiddetini haklı gösterecek değilim. Konumuz siyaset de değil …
Benim asıl derdim insanın zorda kaldığında
yapabileceklerinin sonsuzluğuna dair. Buna silahlı askerlerin her an sizi
öldürebileceği bir kampta uydurduğunuz bir dil- de dahil yüzlerce kişinin
karşısına hazırlıksız çıktığınız bir toplantıyı tamamlama becerisi de. Yada
yeni başladığınız işin sabahında karşınıza çıkan ve inisiyatifinizi bekleyen
kararlar.
Genel olarak hayat ve özelde iş hayatı bize her zaman
bildiğimiz yerden sormaz. Hatta bazen tam da bilmediğimiz yerden sorar.
Yıllardır Genel Merkezde dar alanda kısa paslaşırken kendini
tam gaz devam eden saha satışın içinde buluverirsiniz. Görevinizin adı bellidir
ama sizin için filmdeki Farsça
kadar uzaktır yapılacak iş.
Elbette işleri/kuralları/detayları öğrenmek için zamanı
olur günümüz insanının . Peki ama ne kadar?
Bazen o kadar kısadır ki uyum sağlamak için gereken süre
ne yenilenmeye ne de ders almaya zaman vardır. Ben öğreneceğim diyerek kapıyı
kapattığınızda kapının arkasında bıraktıklarınız belki de sizin için çok daha
büyük bir kayıp demektir.
Yeni duruma uyum sağlamak, bu hiç bilmediğiniz
hayata dahil olmak ve içinde kalmak
zorundasınızdır. Olağanüstü şartlar
bazen o kadar sıradan zamanlarda karşınıza çıkar ki siz buna uyum sağlamak için neredeyse hiç
hazırlanamazsınız.
İnsanın becerisi biraz pratikliğinde yatar buna göre.
Pratik insan koşulları kolaylaştırır ve makulleştirir. Kimileri için Amerika
her seferinde yeniden keşfedilmelidir. Oysa pratik insan yeri geldiğinde
bırakın Amerika’yı Eldoradoyu yada Atlantis’i de algılama becerisine sahip
olmalıdır.
Büyük anlık fırsatlar ancak bu yaklaşımla yakalanabilir.
Yanıbaşınızdan geçen bir fırsatı yakalamak için kısa yol kullanmak, dilinizi
ona göre ayarlamak zorunda kalabilirsiniz. İş hayatı/ hayat size bu esnekliği
yapabildiğiniz ölçüde sizi ödüllendirir.
Yorumlar
Yorum Gönder