O FORTUNA

 


İdealleriniz yada arzularınız için nelerden vazgeçersiniz? Hangi fedakarlıkları yaparsınız? Sonuçta  ideallerin herhalde daha iyi yaşam şartları, daha üst kariyerler, daha iyi sosyal bağlar ve bağlantılar olduğuna dair tereddüt duymayız.

Yine de hepimiz etten kemikten insanlarız ve bütün bunları yine de kendimizin ve en yakın bildiklerimizin mutluluğunu , huzurunu artırmak için istemiyor muyuz.

Maddi ve materyal ödüller bizi daha iyi olanaklara kavuşturacak, hayatımızı kolaylaştıracak ve sonuçta bunları paylaştıklarımız için de işler daha umutlu olacak.

Dolayısıyla idealler hiçbir zaman kendi başına bir hedef değil, bu bir şekilde daha başka hedefleri de içeren sonsuz bir süreç. İdeale ulaşmak tabi ki önemli ama bu uğurda harcanan çaba belki bundan daha da önemli.

Her şeyden önce rol model olarak etrafımıza sunduğumuz örnek olma halini azımsamamak gerek. Bizim çabamız öncelikle bize en yakın olanlarda ama halka halka genişleyecek şekilde daha da büyük bir çerçevede yankı ve iz bırakabilir.

Bizim başarımız tabii ki önemlidir. Ama bazı durumlarda verdiğimiz ilham ile yol alanlar bizim yarım bıraktığımızı tamamlarlar. Önemli olan belki de içtenliğimizi ve duruşumuzdaki inancımızı yeterince net biçimde gösterebilmektir.

Çünkü ideallere ulaşmak için her şeyimiz tam olabilir ama tek bir eksik bizi bundan uzağa taşır. Gerçekten de irademiz, yeteneğimiz, cesaretimiz, umudumuz, kapasitemiz, inancımız, çabamız tam olsa da bazen olmaz. Olmayınca olmuyor denir. Bize nasip değildir başarı. Buna kimileri şans der kimileri talih . Her nasibin zamanına esareti bazı durumlarda bizi yada irade ve amaç sahibini tüm arzusuna rağmen hedeften alıkoyar.

Ve işte tam da o anda hiç beklenmedik bir şey olur. Bu çabayı bu amacı bu iradeyi takip eden bir başkası elinde bulur altın madalyayı. Bu aslında o büyük çabanın eseridir. Ama çaba sahibinin gayreti yeterli gelmemiştir. Gayreti yeterlidir de tek bir eksik vardır o da kaderdir.

Bilim tarihi sona yaklaşan bir mucidin başarısızlığının ona en yakın duran bir başkasının tüm ödülü aldığı örneklere şahit olmuştur. Kişisel kariyerimizde ve hayatın farklı amaçlarında bunu görebiliriz.

Bütün bu düşünceleri zihnime dolduran ise 2019 yapımı bir YeniZelanda filmi oldu. https://www.imdb.com/title/tt3205376/ “Sakin Batı” ismiyle western filmlerine farklı bir bakış getiren filmin ana karakteri daha ergenliği yeni tamamlamış bir İskoç asilzadesi. Gönlünü kaptırdığı köylü kızının babası istemeden genç adamın amcasını öldürünce kızıyla beraber yeni kıtaya yola düşer bir kaçak olarak.

Peşinden de kahramanımız.

Amerika batısını geçmeye çalışırken yolu klasik bir kowboyla çakışır. O sevgilisi için yola devam ederken, sert ve acımasız kovboy da içinde ayrıca yakınlık duyduğu genç adamdan alacağı ücret mukabili mihmandar olur zorlu coğrafyada.

Bir taraftan Batının acımasız şiddetinin genç adama zarar vermemesi için çabalar diğer taraftan da onun bu yalın ve yalansız iradesine şahit olur ve ona dair bir saygı geliştirir.

Bir sürü macera yaşarlar birlikte. Ve kowboyun deneyimi genç adama yola devam etme gücü verir. Bu maceraların bir sebebi de ölen asilzadenin yakınlarının baba ve kız için koyduğu ödülün topladığı ödül avcılarıdır. Bunlar kahramanımızı takip ederek ödüle ulaşabileceklerini anlamışlardır çünkü.

Genç adam için tek bir ödül vardır sevdiği kadına ulaşmak .

Bütün bu hikaye en sonunda kanlı bir çatışmalı finale evrilir.

Yazık ki en olmayacak şey olur ve kahramanımız, kendisini ödül avcısı zanneden sevdiği kadın tarafından vurulur. Bu onun için yolun sonudur. Çünkü sonuca ulaşmak için sahip olmadığı tek şey kaderin insafıdır. Kader ona bu yolda yardımcı olmamıştır.

Ancak kovboy daha şanslıdır. Hem hayatta kalır hem de kahramanımızın kurduğu hayalin öznesi o olur. Kovboyluk kariyeri bir aile babasının kariyeriyle yer değiştirir. Tam da genç adam hayatta kalsa onun yaşayacağı gibi.

Bu biraz komik, biraz dramatik hikayenin kariyer yolunda çaba harcayan herkes için söyleyeceği çok şey olduğu kanısındayım. Hayatın çok boyutlu karmaşası içinde bazen yol değil yolculuk önemlidir. Bir asilzade çocuğu sıcak ve rahat asalet kariyerine sırtını dönerek batının yıldız dolu gökleri altında yaptığı yolculuğun sonunda hedefine ulaşamasa da verdiği ilham sevdiği kadına mutlu bir hayatı ve onu gerçekten seven bir adamı getirmeye yeterli gelmiştir.

Bu haksızlık değildir.İnsanlık tarihinin en basit kuralının tekrar çevrimidir.

Hepimizin çok sevdiği Carmina Burana adlı müzikal eserin Fortuna bölümü ile bitirmek isterim :

Ey talih, ay gibi değişkensin,

hep büyüyen ve küçülen;

menfur hayat önce zulmeder sonra teselli eder, zihnin görüşüne göre;

fakirlik ve kudreti buz gibi eritir.

Talih, canavar ve boş,

sen çark-ı felek, sen kötüsün,

servet geçicidir ve daima kaybolur,

gölgeli örtülü

bana da zarar veriyorsun;

şimdi oyun süresince çıplak sırtımı

senin kötülüğüne teslim ediyorum.


Talih, sağlıkta ve erdemde, bana karşıdır,

güdülen ve sindirilen, daima esarette.

O halde şu saatte gecikmeksizin titreyen tellere vurun;

mademki kader güçlü kimseyi yere çalıyor, herkes benimle birlikte ağlasın


Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR

EPİLOG

SİGARA NASIL BIRAKILIR YADA 8.035 GÜN NASIL ARA VERİLİR

Her şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum