İŞ FİKRİNİZ MASUM MU
Bir iş fikrinin sınırı olmalı mı?
Bu soruya hayır demek inovasyona insan zekasına ihanet gibi görülebilir.
İşler sosyolojik gerçekliklere dayanır. Dünyanın en karmaşık ve en büyük yatırımları dahi neticede bireylerin ihtiyaçlarını giderir.
Tarihte yapısalcılık kuramının en önemli kurucusu olan Levi-Strauss’a göre insan ihtiyaçları sadece şeklen değişir. Dolayısıyla bundan 1000 sene önce yaşamış bir insanın ihtiyaçları ile günümüz insanının ihtiyaçları birebir aynıdır. Ama bunların giderilmesinde yöntemler değişir.
Toplumların organizasyon yapısı karmaşıklaşır ve birey giderek bu karmaşık yapıda otoriteler karşısında çaresizlik içine düşer. Üstelik insanlık tarihinin kadim bir parçası olan kötülük duygusu da varlığını muhafaza eder.
Levi Strauss’a değişmeyen insan hali konusunda hak versek de değişen temel trendler vardır. İnsanın doğumdan ölüme yolculuğunda en güçsüz olduğu 2 dönemi vardır. Bunlar yolculuğun başı ve sonudur. Her iki dönemin ortak paydası fiziksel gücün az olması/azalmasıdır. Buna karşılık insan görece hayatın başında ne denli korunmaktaysa ve çevresi doluysa , hayatın son dönemi de giderek artan bir yalnızlaşmaya karşılık gelir.
Günümüzde sağlık alanındaki gelişmeler insan hayatını giderek uzatmaktadır. İnsan daha uzun süre bu dünyada hayatta kalırken onu koruyacak kişilerin sayısı da giderek azalmaktadır. Çocukların bu görevi yapabileceği varsayılsa da bu da, hayatın temposu içinde giderek zorlaşan bir göreve dönüşmektedir. Üstelik herkes çocuk sahibi değildir.
Tam da burada iş fikri ortaya çıkar. Yaşlı insanları fiziksel eksiklerini telafi edecek bakım evlerinde profesyonel ellere emanet edelim. Bu gayet masumane bir fikirdir. Sonuçta kimsenin çok da zaman ayırmak istemediği insanlar için emek harcamak ve bunun karşılığını almak adil bir ticarettir.
2021 yapımı http://www.beyazperde.com/filmler/film-274143/ bu ticaretin hangi noktalara gelebileceğini ve insanlığın o kadim kötü ruhunun işe üflendiğinde nasıl vahim sonuçların ve haksızlığın ortaya çıkabileceğini bize kanıtılıyor. Filmimiz Amerikanın gayet sistematik toplumunda yaşlıları profesyonel vesayet sisteminde koruyup kollayan bir girişimci kadını konu ediyor.
Yüzeyde topluma faydalı bir iş yapıldığı görünse de perde gerisinde tutunduğu ağacın bütün özünü içine çeken asalak bir bitkiden söz ediyoruz.
Tıp etiğiyle vedalaşmış bir doktorun verdiği raporla yalnız kalmış yaşlılar hakimin kararıyla Vasinin eline teslim edilmektedir. Doktor sağlık sorunlarını abartarak vesayete yollanacak kişinin zeminini hazırlamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken yaşlının yalnız yada onu bu haksız vesayetten kurtaracak yetenekte bir yakından mahrum olmasıdır. Doktor tıp etiğiyle bağını kopardığından hastasının tüm ilişkilerine zaten vakıftır ve onun için bu detayları tespit etmek çok da zor değildir.
Ondan sonrası çorap söküğü gibi gelir. Astronomik fiyatlı huzurevimizin giderlerini karşılamak için Vasi kurbanı soyup soğana çevirir. Zaten bakımevi ile de anlaşmalıdır. Üstelik zaten işi bu olduğu için kendisi kurbanın kaynağını transfer edebilmektedir.
Filmin asıl eğlenceli bölümü uyanık girişimcinin mafyanın koruduğu bir yaşlıya çatması olsa da benim için bu kurumsal haksızlığın toplumsal olarak kabullenişi öne çıktı.
Sistemin saygınlığını kazanan bu yeni zaman dolandırıcılığının filmin abarttığı bazı detayları olduğunu kabul ediyorum. Ancak teorik olarak hayata geçirilmesi hiç de zor olmayan bir süreç bu.
Sonuçta yaşlılar artıyor, toplum onları istemiyor, tıp onların kendine bakamayacağına karar veriyor, hukuk bu görevi vasi şirkete veriyor ve ekonomi bu insanın biriktirdiği her şeyi ondan koparıyor.
Bu döngü içinde herkes rolünü oynuyor ama sonuçta adeta bir suçlu gibi hayatının son dönemini hapishane misali bir huzurevinde geçirmek zorunda kalan yaşlılar adete tıptaki ilerlemenin onları mahkum ettiği bir cezayı çekiyor.
İnsanlık hala savaşlara, gencecik insanların hatta çocukların yok edilmesine çare bulamadı ama tıptaki ilerleme hayatın son evresini uzattıkça uzatıyor. Bu tabii ki kötü bir şey değil ama tıbbın ticarileşmesi ve ticaretin çirkinleşmesi hiç de uzak bir senaryo değil.
O zaman baştaki soruya geri dönelim.
Her iş fikri her zaman o kadar da masum değildir. İnsanlığın ihtiyaçları gibi bunu kötüye kullanmanın da yolları dönüşmektedir. İş hayatında etik deyince sadece uzmanların kararlarına bağlı kalmadan yapılan işe karşıdan ve bütüncül bakmakta büyük fayda var . Aksi durumda bu zehirli çiçeğin aldatıcı güzelliği toplumsal hayata ağır tahribat verebilecektir.
Yorumlar
Yorum Gönder