Kayıtlar

Ekim, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KALAMAR'IN FAYDALARINA DAİR

Resim
  Kalamar’ı kim sevmez? Ben ızgarada severim. Tavası güzel olur ama bence lezzetine varmak için sulu sulu ızgarasını yemelisiniz. Kuyruklu telefona bile hayretle bakılan çağda doğup post-truth çağına vasıl olmak her kula nasip olmaz. Ben bu açıdan kendimi şanslı sayanlardanım. Hem zevkle kalamar yiyebiliyorum hem de insanlığın son 45 yılda yaşadığı akıl ötesi serüvene birinci elden şahidim. Yine de insan aklının yaratıcılığının sınır tanımazlığına şahit olmak için bu defa Kalamar’ın Izgarasına yada Tavasına değil Oyununa denk geliyoruz. Claude Levi-Strauss’un yapısalcılık teorisinde “her davranış, her gelenek, her dini pratik, her inanç, en anlaşılmayanları, en doğaüstü görünenleri dahi dünyasal sebepler taşır” . Ve   “İlk insan ile bugünkü insan arasında temel anlamda farklılık olmadığı gibi bu benzerliğin keşfedilmesi sonucunda da insan denen mefhumun müphemliğinin büyük oranda giderilebilmesi de sağlanır” denir. Özetle yapısalcı bir bakışta insan değişmez araçlar değiş

DOPİNG SADECE SPORDA MI OLUR?

Resim
  Hayatta kendimi gerçekten iyi hissettiğim anlar arasında kocaman bir yokuşun tepesine bisikletle tırmanıp oradan aşağıya kendimi bırakmak en önde gelir. Bisikletle yokuş çıkmak ne kadar zorsa da bunu profesyonel bisikletçilerin yapışına şahit olmak bir o kadar görkemli ve hayret vericidir. Sıradan fanilerin; yani bizlerin ancak düz yolda yaptığımızda sevindiğimiz hızları az ve orta eğimde yapar bu insan ötesi varlıklar. Daha da dik “katır bayıltan” yokuşları ise sizin ancak bisikleti sırtınıza alarak yada 50 metrede bir durarak yapabileceğinizin çok ötesinde hızlarla tırmanırlar. İnsanın kendi enerjisini kullanarak ilerleyebildiği tek ulaşım aracı olan bisikletin özellikle yokuşlarda, dağlarda bu akıl ötesi yolculuğunu hep heyecanla izlerim. Bisiklete dair bundan önce iki yazı kaleme almış ve hayat ile bisiklet sürmek arasındaki koşutluğun altını kalın kalemle çizmeye çalışmıştım. Bisikletin hayata dair söyleyeceği sözlerin en ilginci ise 21. Yüzyılın belki de en unutul

AYAKKABININ VE AİLENİN BAĞLARI

Resim
    Aileyi bir arada tutan bağlar nedir? Bu bağların ayakkabı bağı ile ilgisi var mıdır? Bu iki sorunun yanıtını bulmak için 2020 yapımı bir   İtalyan filmini izlemek gerek. Napoli’de sadece 40 yaş üstündekilerin anlayabileceği dönemlerde yani   1980’lerin başında başlayıp günümüze taşan hikaye aile ve ayakkabı bağlarından bahsediyor. Aile bağları ile ayakkabı bağlarından hangisi daha güçlü diye soracak olursanız cevap tereddütsüz ikincisi. Aslında bağ sadece ayakkabıda olur diye de ifade etsek yanlış olmaz. Aile bireyleri arasında bağ aramak   nafile aslında. Aile bağları görünmezse işe yarıyor. Görünmez bağlar en güçlü olanlar değil mi zaten? Film bize o muhim soruyu soruyor : İnsan neden aile kurar? Ardından soruları genişletiyor :   Hadi kurdu diyelim neden devam ettirir? Ailenin kurulma nedeni     basit. Genç insanların birbirine duyduğu ilginin toplum nezdindeki var oluşunu meşrulaştırmaya   kısaca aile deniyor. Aile önce kadın ve erkekten oluşuyor. Bir süre so