Kayıtlar

Haziran, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Taraftarsız Oyun: Olanaksız Gerçeklik

Resim
  Çağatay Arslan- 12 Mayıs 2025  Neden bir takım tutarız?  Kendimize çok fazla sormadığımız, sorgulamadığımız bir başlıktır takım taraftarlığı…Çok küçük yaşlarda köklenen bir duygu, bir bağımlılık ve empati hali diye düşünmek yanlış olmaz.     Türkçe’ye taraftar olarak giren sözün Türkçe’de de kullanılan yaygın bir diğer ifadesi “Fan”. Bir takımın taraftarı olmak aynı zamanda Fan’ı olmak demek diğer bir ifadeyle.   Fan sözcüğü dinsel bir temele dayalı. İnsanlık hafızasına 16. Yüzyılın ortalarında girmiş. Fanatik ifadesinden geliyor. Aşırı bir coşku ve yoğun bir sorgusuz bağlanmanın ifadesi.   Taraftarlığın hayatın pek çok alanına sirayet ettiğini başta siyaset olmak üzere pek çok konuda taraf ve taraftar olduğumuzu düşündüğümüzde spor taraftarlığı bağlılığımızı en az sorguladığımız başlık olarak yerini alıyor.   Hatta çoğu zaman siyasetteki taraftarlık takım tutar gibi destek göstermekle itham edilir ve insanlardan daha sorgulayıcı olarak siyasal ...

Sosyal yardımlı zaferlerin sonu: AK Parti’nin yeni gerçekliği

Resim
2025’in ilk çeyreği dolarken alışık olunmayan seçim yenilgileri farklı biçimlerde telafi ediliyor. 03 Haziran, 2025, Salı 06:30 Otoriter yapının meşruiyetini sosyal yardımlarla sağlayan iktidar bloku için bu model artık eskisi kadar işe yaramıyor. Uzayan ekonomik kriz, orta ve alt sınıflar arasında aşağı yönlü hareketliliği artırırken, zamanın ruhu sosyal yardımı değil, sosyal devleti zorunlu kılıyor. Sosyal yardımla ikna edilen seçmen giderek azınlığa düşüyor.  AK Parti iktidarının ilk 10 yılında, zaman zaman Ekonomi Bakanı Ali Babacan’dan duyduğumuz bir istatistik vardı: Türkiye’de yoksulluğun derinliğini gösteren gelir dilimi istatistikleri. Günlük geliri en düşük grupların azaltılmasıyla övünen bu veriler, dönemin ruhunu yansıtıyordu. AK Parti iktidarının ilk 10 yılına sosyal yardımlar damga vurdu. Bu işin piri, mucidi, Erdoğan’dan daha az zeki olmayan Turgut Özal’dı. FakFukFon’u başlatmış ve oyun kimden alınacağını iyi biliyordu. Erdoğan liderliğindeki AK Parti, FakFukFon’u ge...

Matrix’te bir ekonomi: Şimşek, Yeni Şafak ve Kırılgan Meşruiyet

Resim
Yeni Şafak’ın  Türkiye’nin belirli bir istikamette yol alması için gösterilen ve üçüncü on yılına ulaşan çabanın, politik gücün temerküzü zirvedeyken heba olmasına seyirci kalmak istememesi doğal. 27 Mayıs, 2025, Salı 07:00 Bugün, zaten ahı gitmiş vahı kalmış borsayı biraz daha düşürmek dışında, Mehmet Şimşek’in görevden ayrılmasının günlük yaşama etkisi ne olabilir? Dolar biraz yükselirse, toplanan rezervlerle dengeleme sağlanır. Hem ihracatçılar da “Dolar çok ucuz” diye ağlamıyor mu? Enflasyon artarsa, arkamızda TÜİK var. Faizleri düşürür, kredi kullanımını sadece bize oy verecek kesimlere açarız; olur biter.  Bu filmi izlemiştik, ama olsun. Neticede, Matrix de bir film değil mi? Öncelikle bir itirafla başlamalıyım. Bu itiraf, Yeni Şafak’ın Mehmet Şimşek’in “Rasyonelliğe dönüyoruz” diyerek devraldığı ekonomi kaptanlığına yönelik “Al rasyoneliteni başına çal” tadındaki manşetiyle yakından ilgili. Bir önceki yazıyı kaleme alırken, Cumhurbaşkanı’nın bile gururla zikrettiği 30 m...

KGF ile Halının Altına Süpürülen Sorunlar: Yeni Yine Yeniden

Resim
  KGF, Kredi Garanti Fonu’nun kısaltmasıydı. Geçmişte de var olan ancak “case specific” yani olguya özgü kefalet kurumu olan KGF’yi genele yayma icadı, ekonomiye toplamda 250 milyar TL’lik bir kredi enjeksiyonu sağladı. 25 Mayıs, 2025, Pazar 06:51 AKP’nin her zaman denediği, aynı suda tekrar yıkanma hevesinin bir göstergesi olarak, 30 milyar TL’lik KGF paketinin devreye sokulması, halının altına bu defa 70 milyar dolar değil, mütevazi 750 milyon dolar süpürmek anlamına gelecek. “Hurma-Mide” diyalektiği tabii ki tekrar hayata geçecek. Bankacılığın sırtında taşıdığı iktidar, bu oyuna bir süre daha devam edecek. ODTÜ’den mezun olduğum 1991 yılı, bankacılığın altın yıllarıydı. Bütün bankalar uzmanlık ve müfettişlik sınavları açıyor, mezunlar liyakat seviyelerine göre bankacılık sektöründe iş buluyordu. Kişisel tarihim, önce uzmanlık, sonra müfettişlik ve ardından genel müdürlük birimlerinde yöneticilikle geçen 26 yıllık bir sürenin sonunda şube müdürlüğüne atanmam şeklinde ilerled...

Merkezin güncesinden altın kural : Altını olan konut fiyatını koyar

Resim
  Bridget Jones’un Günlüğü kadar popüler olmasa da, TCMB’nin Güncesi meraklılarına eğlenceli içerikler sunuyor. Samimi bir dille yazılmış, “gündelik tartışmalardan uzağız” mesajıyla Norveç veya Danimarka Merkez Bankası havasında bir üslup benimsiyor. 18 Mayıs, 2025, Pazar 06:00 Malum Fatih İstanbul surlarını döverken Doğu Roma’nın din alimleri Meleklerin Kanatları ve bunların sayıları konusunda analizler yaparmış. Bizim Merkez Bankamız da dünya enflasyon rekorlarını kırmaya devam ederken enteresan konuları kendine dert ediniyor. Bridget Jones’un Günlüğü kadar popüler olmasa da, TCMB’nin Güncesi meraklılarına eğlenceli içerikler sunuyor. Samimi bir dille yazılmış, “gündelik tartışmalardan uzağız” mesajıyla Norveç veya Danimarka Merkez Bankası havasında bir üslup benimsiyor. Ancak Türkiye, dünya enflasyon şampiyonu. Ben böyle bir Merkez Bankası’nda olsam, günce tutup vatandaşlara enflasyonun günlük bilançosunu hatırlatmak yerine, bu günleri nasıl unutturacağımıza kafa yorardım. Günce...

Bildirinin sosyalist pasajları: Türkiye siyasetinde yeni bir raf düzeni

Resim
   İktidar cephesi, metinden yalnızca PKK’nın kendini feshettiğini anlıyor. Milliyetçi blok ise Lozan’la ilgili satırlara odaklanıyor. Oysa metnin pek çok kritik alt okumaya açık yapısı içinde, daha az ilgi çeken bir boyut benim gözümde vurgulanmayı hak ediyor. 14 Mayıs, 2025, Çarşamba 06:30 Bir Komünist Manifesto olmasa da, PKK bildirisi sosyalist bir metin olarak başlayıp bitiyor. Türkiye’nin sivil siyaset alanı için sosyalizmden bahseden metinlerin önemi tartışılmaz. Barışa giden yolda sosyalizmden söz etmek kesinlikle faydalı bir faaliyettir. PKK’nın silah bırakma sürecine dair bildirisi, Türkiye’nin zaten atlıların gezdiği züccaciye dükkânına bir fil gibi dalarak raflardaki son bibloları da devirdi. Türkiye’nin demokrasi ve hukuk sıralamasının 140’lar civarında yer aldığı düşünüldüğünde, bu külli altüst oluşun sivil toplumun zayıf olduğu bir ülke için mutlaka kötü olmadığını düşünüyorum. Belki bu vesileyle toplum, yeni bir raf düzeninde daha fazla söz sahibi olmak için ha...