Kayıtlar

Yolda olmak: Türkiye’den İsveç’e bisikletin sosyolojisi

Resim
  Bisiklet, pedalların ritmiyle sadece yolları değil, hayatı da kat eden bir araçtır. Türkiye’nin “Otomobil Cumhuriyeti”nde, arabalara, önyargılara ve eksik altyapıya rağmen bisiklet sürmek, bir direniş ve özgürlük arayışıdır. 29 Haziran, 2025, Pazar 01:10 Bisiklet, pedalların ritmiyle sadece yolları değil, hayatı da kat eden bir araçtır. Türkiye’nin “Otomobil Cumhuriyeti”nde, arabalara, önyargılara ve eksik altyapıya rağmen bisiklet sürmek, bir direniş ve özgürlük arayışıdır. Öte yanda, İsveç’in Vätternrundan yarışında 23 bin kişinin pedal çevirdiği bir dünyada, bisiklet eşitlik ve dayanışmanın sembolüdür. Bisiklet sürmenin insanın ulaşımla ilişkisinde eşsiz bir derinliği vardır. Yürümeyi hariç tutarsak, insanın kendi enerjisiyle bir yerden başka bir yere gitmesini sağlayan ve başka hiçbir canlı veya cansız enerji kaynağına ihtiyaç duymayan tek ulaşım aracı bisiklettir. Yürüyerek kat edilebilecek mesafenin 3-4 katını bisikletle alabilirsiniz. Çalışır durumda bir bisiklet, teorik o...

Çöl Gezegeni’nden Ortadoğu’ya: Dune’un zamansız mesajı

Resim
  İran’ın nükleer programı ve İsrail’in buna yönelik politikaları, Dune’daki baharatın kontrolü için verilen savaşları anımsatır; her iki durumda da kaynak, güç ve hayatta kalma mücadelesi merkezi bir rol oynar. 26 Haziran, 2025, Perşembe 06:25 Günümüzde, İran ve İsrail arasındaki kırılgan ateşkes ve devam eden enerji kaynakları odaklı gerilimler, Herbert’ın vizyonunun ne denli isabetli olduğunu bir kez daha kanıtlar. Dune, sadece geçmişi ve bugünü anlamak için değil, aynı zamanda insanlığın doğayla ve birbirleriyle ilişkisini yeniden düşünmesi için bir uyarı ve ilham kaynağı olarak kalmaya devam eder. Çöl Gezegeni Dune, Frank Herbert’ın hayal gücünden dünyaya miras kalmış bir başyapıttır. Aynı zamanda bir ekolojist, çölde yön bulma uzmanı ve izci olan Herbert, Dune’u yaratırken bu birikimlerinden beslenmiştir. İngilizce’de “çöl” anlamına gelen Dune, adıyla bile hikâyenin ruhunu yansıtır. Dune’u Star Wars gibi bilimkurgu hikâyelerinden ayıran en önemli unsur, tasvir ettiği zaman öt...

1000 Yıl ve 6 Gün Savaşı: Yarın çok geç olmadan asla gelmez

Resim
  19 Haziran, 2025, Perşembe 05:45 Colonel Bagshot’ın “Six Day War”ı, psychedelic ritimleriyle sadece 1967’nin kaosunu değil, insanlığın savaşla bitmeyen dansını da anlatır. Altı gün süren bir savaşın yankıları, bugün İran’ın füzelerinde ve İsrail’in sığınaklarında duyuluyor. Şarkının “yarın çok geç” uyarısı, tarih sahnesinde tekrar tekrar çalıyor. Savaşın gölgesinde dans etsek de, barışın melodisini bulmadan bu ritim asla tamamlanmayacak. Tarih, ne bitti ne de durdu; sadece daha eksantrik bir nakarata geçti. Colonel Bagshot, 1960’ların sonunda kurulmuş, psychedelic rock türünde müzik yapan bir İngiliz grubudur. Barış Manço ve Cem Karaca’nın erken dönemlerini anımsatan bu grup, “Six Day War” adlı şarkısıyla beni kendine hayran bıraktı. Sözleri ve ritüel havasındaki müziği ile bu şarkıyı duyup da etkilenmemek neredeyse imkânsız. ( Şarkıyı dinlemek içi n buraya tıklayınız )  Şarkı, 1967 Arap-İsrail Savaşı’nı özetler. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, 1968’in Çiçek Çocukları’nın ...

Demir Perde’nin çöküşü, İran’ın Ateşi: 1983’ün Mirası

Resim
  Soğuk Savaş, asıl güç sahiplerinin perde arkasında durduğu, dünyanın her köşesinin bir ring gibi tartıya çıkıldığı bir dönemdi. 1980’e kadar ABD’nin stratejisi, Sovyet yayılmasını durdurmak ve cepheyi sağlam tutmak üzerine kuruluydu. 17 Haziran, 2025, Salı 06:34 Ne garip bir talih ki, Reagan’ın Beyaz Saray’da kucakladığı mücahitlerin omuzladığı roketatarlar, Sovyet demir perdesini delip geçerken, geleceğin kaosunun tohumlarını da ekiyordu. Komünizmin mezar taşına zafer kazınırken, açılan Pandora’nın kutusundan yükselen dumanlar, İkiz Kuleler’in gökyüzünü karartacak, İran’ın devrim ateşini körükleyerek İsrail’in kapısına yeni bir düşman dikecek ve tarihin sonunu müjdeleyenler, yeni bir sonsuz savaşın fitilini ateşleyecekti. Soğuk Savaş’ın ringinde alkışlanan kahramanlar, sahne değiştiğinde başka bir oyunun piyonları oldu; çünkü tarih, zafer naraları atanların unuttuğu bir gerçeği fısıldar: Her düşman yenildiğinde, gölgelerde bir yenisi doğar. 1983’te Beyaz Saray’da Afgan mücahitle...

Bir dostu ölü götürmek

Resim
  Türk sol geleneği, özellikle 1970’lerde, 1980’lerde, kısmen 1990’larda ve daha az da olsa 2000’lerde, devletin zorundan sivil faşist paramiliter yapılara kadar uzanan şiddetin farklı yüzleriyle karşı karşıya kaldı. 14 Haziran, 2025, Cumartesi 06:20 Ferdi Zeyrek’in genç ölümü için elbette kaderi suçlamak gerekiyor. Ancak, tüm muhalif belediyelerde “Acaba yarın sabah benim de evime birileri gelip, güzel çocuklarımın önünde itirafçı düzeneğinin ruhsal taarruzunu başlatır mı?” endişesini de hafife almamak gerek. İnsanlar, beyinleri endişeyle dolu olduğunda, normalde yapmayacakları basit hatalar yapabilirler. “Bu dünyada bir nesneye yanar içim, göynür özüm Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçmiş gibi” 1983’te bir uçak kazasında kaybettiğimiz Ergin Günçe, ODTÜ İktisat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olmasının yanı sıra Türkçeye unutulmaz dizeler armağan etmiş bir şairdi. Türkiye Kadar Bir Çiçek adlı kitabında toplanan şiirlerinden ikisi, ölüme ve ölümün uyandırdığı yakıcı duygulara ...

Kastamonu’dan Bayram İzlenimleri: Bayram benim neyime kan damlar yüreğime

Resim
  08 Haziran, 2025, Pazar 06:10 Kastamonu’da pudra şekerli belediye oyunlarına son veren Hasan Baltacı Başkan ise “Yaman olur Kastamonu uşağı” diyerek Erdoğan’ın yanına İmamoğlu’na Özgürlük afişini konduruvermiş. En büyük kâğıt parası 5 avro etmeyen paramızın, bir büyükbaş hayvan bedelini karşılaması için poşetin dolması gerekiyor. Bu günlerde iktidarın, üretilmiş hukuk sistemi içinde seçilmişleri ve onların bürokratlarını 12 Eylül tadında görselliklerle servis etmesi hepimizin içini cız ettiriyor. 12 Eylül’de 11 yaşındaydım. Kastamonu, görece homojen yapısıyla 12 Eylül’ün yumruğunu az hisseden bir şehirdi. 12 Eylül döneminin Cem Küçük’ü Ertürk Yöndem’di. Yöndem’e verilen görev, “Bakın, ülkenin batısında da fakirlik var ama onlar isyan etmiyorlar” şeklindeydi. Yöndem’in bu amaçla kamp kurduğu Araç, Kastamonu’nun gerçekten de fakir ilçesiydi. Köyleri daha da fakirdi. 2025 Kurban Bayramı için annemin ısrarlarını kıramayıp ortak olarak kurban kestiğimiz köy de Araç ilçesindeydi. Bayra...